Önceki çağlarda mekân, yalnız barınma ihtiyacının değil, insanın varoluşunun anlamsal bir tezahürü olmuştur. Modern çağla beraber işlevselliği öne çıkaran Batı düşünmesi, insanın mekânla olan ilişkisini de radikal bir tarzda dönüştürmüştür. Hesaplayan düşünme ile inşa edilen bu mekânların, içinde ikamet edilemeyen nesnelere dönüşmesinin farkındalığıyla Heidegger ve Frampton gibi düşünürler, Doğu yaklaşımına paralel olarak meditatif düşünmenin izlerini sürmüşlerdir. Bu, bir mimari eseri, yapıldığı dönemin teknolojisinin ve biçimsel dilinin yanı sıra; iklim, coğrafya, malzeme ve kültürüyle yapıldığı “yer”e ait kılmanın arayışıdır.
Bu çalışmada modern teknolojinin imkanlarını yadsımadan insanın özüyle ve evrenle iletişimini sürdürmesinin nasıl olabileceği sorusu, geleneksel Japon kültürünün içinde yeşerip, bu geleneği Batı mimarisiyle bütünleştirme çabasıyla öne çıkan Tadao Ando’nun mimari yaklaşımı ve yapıları üzerinden tartışmaya açılmaktadır. Metin kapsamında eleştirel bölgeselciliğin ve Zen Budizmin düşünsel kökenleri ele alınmakta ve mimarın farklı dönemlerde farklı kullanım amaçları için tasarladığı üç yapı üzerinden bu uçlar okunmaya çalışılmaktadır.
Tadao Ando Mimarisi Zen Budizmi Hesaplayan Düşünme Meditatif Düşünme Eleştirel Bölgeselcilik
Place, in the previous ages, has not only been an answer to the need for shelter but also meaningful manifestation for existence of man. In the modern age, Western thinking which is distinguished for its overemphasis on functionality, radically transformed the relationship of man with space. Thinkers like Heidegger and Frampton followed the traces of meditative thinking in parallel with the Eastern approach, with the awareness that such spaces built via calculative thinking turns into objects rather than habitable places. Its is a request that makes an architectural work belong to a “place” by means of climate, geography, material and culture together with the technology and formal language of the period in which it was made.
In this study, the question of how man can maintain communication with his essence and the universe without denying the possibilities of modern technology is opened to discussion through the architectural approach and buildings of Tadao Ando, who was born in traditional Japanese culture and became who he truly is in his effort to unite the tradition with the Western architecture. Within the scope of the text, the origins of critical regionalism and Zen Buddhism are examined and three buildings designed by the architect for different purposes of use in different periods are tried to be discussed.
Tadao Ando’s Architecture Zen Buddhism Calculative Thinking Meditative Thinking Critical Regionalism
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 6 Sayı: 2 |