Although the concept of the state of law represents a very significant value that has been achieved for humanity over a long period in the history of legal thought, the doctrine has not yet reached a consensus on the criteria taken as basis to define it, and the criteria put forward do not seem to be sufficient as well. Establishing the concept of the state of law on a coherent theoretical basis, requires not only recognising that the term law in the phrase refers to a whole of values and principles independent of, prior to and above the sovereign will, but also clearly defining the distinction between sovereignty and political power. For, no normative order, the source of which is the sovereign will, can guarantee the limitation of state supreme authority and political power. The concept of the state of law can only be defined by adhering to the rule of law in its stated sense and the principle of sovereignty within law. In addition, it is impossible to talk about the rule of law in an order where there is no distinction between sovereign will and political power. In this study, based on the determinations mentioned above, it is argued that Islamic legal thought can contribute to the concept of the state of law on the theoretical level, since it has defined sovereignty as a limited will within the law and achieved the distinction between sovereignty and political power in a period that can be considered quite early.
Islamic Legal Thought State of Law Rule of Law Sovereignty Political Power
Hukuk devleti kavramı, insanlık adına hukuk düşünce tarihinde uzun bir süreçte ulaşılmış çok önemli bir değeri temsil etmekle birlikte, onu tanımlamak için başvurulan kriterler üzerinde doktrin bütünüyle görüş birliğine varamamış olduğu gibi, ileri sürülen kriterler de yeterli görünmemektedir. Hukuk devleti kavramını tutarlı teorik bir zemine oturtmak, tamlamadaki hukuk tabiri ile egemen iradeden bağımsız, onun öncesinde ve üstünde bir değerler ve ilkeler bütününün kastedildiğinin kabul edilmesi yanında, egemenlik ve siyasi iktidar ayrımının da açık bir biçimde yapılmasından geçmektedir. Zira, kaynağında egemen iradenin olduğu hiçbir normatif düzen, devlet kudretinin ve siyasî iktidarın sınırlanmasını garanti edemez. Hukuk devleti kavramı, ancak belirtilen anlamında bir ‘hukukun üstünlüğü’ ve ‘hukuk içinde egemenlik’ ilkelerine bağlı kalınarak tanımlanabilir. Ayrıca egemen irade ve siyasî iktidar ayrımının yapılamadığı bir düzende hukuk devletinden söz edilemez. Elinizdeki çalışmada, zikredilen tespitler bağlamında, İslam hukuk düşüncesinin, egemenliği hukuk içinde sınırlı bir irade olarak tanımlamış ve oldukça erken sayılabilecek bir dönemde egemenlik-siyasî iktidar ayrımını başarabilmiş olmasından ötürü, hukuk devleti kavramına teorik düzeyde katkı verebileceği ileri sürülmektedir.
İslam Hukuk Düşüncesi Hukuk Devleti Hukukun Üstünlüğü Egemenlik Siyasî İktidar
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri (Research Articles) |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 16 Temmuz 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 7 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 17 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.