olarak Sibeveyh’in (ö.180) el-Kitab isimli eseriyle birlikte yazılı hale gelmiştir. Sibeveyh’in bu ilmi hocası ve aruz ilminin kurucusu olan el-Halil b. Ahmed’den (ö.175) aldığı, tüm Arap dili bilimleriyle uğraşanların ittifak ettiği bir gerçektir. Sibeveyh ve Sibeveyh’ten sonraki nahivciler fonetik konusunu, nahiv eserlerinde sadece bir başlık ayırarak incelememiş, gerek duyulduğunda başka bölümlerde de konuya değinmişlerdir. Nahiv eserleriyle birlikte tefsir ve kıraat eserleri de dil/konuşma seslerine dair izlenim ve tespitlere yer vermiş, ancak rivayete dayalı ve uygulamaya yönelik pratik bilgiler olmanın ötesine geçmemiştir. Sibeveyh’ten sonra bir süre nahiv eserlerinin bir bölümü olarak devam eden Arap fonetiği hicri dördüncü asrın birinci yarısında ilk olarak Ebu Müzâhim Musa b. Ubeydullah el-Hâkânî’nin (ö.325) telif ettiği eserle müstakil bir ilim halini almıştır. Hedefi, Kur’anı doğru okumayı öğretmek olan bu eserlere sonraki dönemlerde kısaca Tecvid adı veril- miştir. Hicri dördüncü asırdan sonraki dönemlerde de nahiv eserleri fonetik konusuna yer vermeye devam ettiyse de Arap fonetiği ağırlıklı olarak Tecvid eserlerinin konusu olmuş ve bu alanda gelişim göstermiştir. Ne var ki Tecvid, hedefi itibariyle pratiğe yönelik, kısa ve öz anlatımlı olmak durumundaydı. Genel geçer ses değişim yasalarına veya morfolojik açıklamalara yer vermesi beklene- mezdi. Aynı dönemin sonlarına doğru İbn Cinnî, (ö.392) neredeyse fonetik ko- nularının tamamını içine alan müstakil bir eser kaleme alarak kısmen de olsa bu boşluğu doldurmuştur. Hicrî 5. asırda İbn Sina’nın (ö.428) kaleme aldığı Esbâbu Hudûsi’l-Hurûf isimli eser ise ne Tecvid eserlerine benziyor ne de İbn Cinnî’nin çalışmasına. Harflerin oluşum biçimlerini konu alan bu küçük risale ilk bakışta Tecvid’in bir alternatifi olarak görünse de kullandığı kavramlar ve konu başlıkları öyle olmadığını açıkça göstermektedir. Öte yandan fonetiğin bütün konularını içine alan bir risale olduğu da söylenemez. Bir hekim olan İbn Sina incelemesinde gırtlağın anatomisine yer vermiş ve ses olgusunu fizikî bir olay olarak ele almıştır. Bu yönüyle tabiat/heyet konulu bir risale olduğu söylenebilir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2010 |
Gönderilme Tarihi | 19 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2010 Cilt: 29 Sayı: 29 |
Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi
Adres: Aşkan Mh. Yeni Meram Cd. No: 136 Meram / KONYA • E-posta: akifdergisi@erbakan.edu.tr
ISSN: 2148-9890 • e-ISSN: 2149-0015
Sosyal Medya Hesapları:
Twitter: @akifdergisi • Instagram: @akifdergisi • Facebook: @akifdergisi