Milletlerin geleceğinde ve ferdlerin hayatında eğitim ve öğretimin önemi bilinmektedir. Bu nedenle Türkler Anadolu’ya geldikten sonra bu coğrafyada çok sayıda medrese inşâ etmiştir. Medreselerde hesap, hey’et, hendese, fıkıh, kelâm, hadîs, tefsîr, mantık, belâgat, lügat, hikmet, sarf, nahiv gibi derslerin verildiği görülmektedir. Medreseler ilmî faaliyetlerine göre derece ve sınıflara ayrılmaktadır. Ayrıca medreselerde eğitim verenler için de müderris ve şeyh gibi sözcüklerin kullanıldığı görülmektedir. Bir ilim dalı anılmadan müderris kelimesi kullanıldığı zaman fıkıh âlimi kastedilirken hadis, kıraat, tasavvuf ve nahiv gibi ilimleri öğreten kişiler için çoğunlukla şeyh sözcüğünün kullanıldığı dikkat çekmektedir.
Bu çalışmada, Medresetü’l-Meşâyih adıyla bir medresenin kurulması teşebbüsüne istinaden Tâhirü’l-Mevlevî tarafından kaleme alınan “Medresetü’l-Meşâyih Tolayısıyla Bir Hatıra” başlıklı yazı üzerinde durulacaktır. Hatıra, 26 Şubat 1914 yılında basılmış olan Sebilü’r-Reşâd (Sırât-ı Müstakîm) dergisinin 11. cildinin 398-399 sayfaları arasında yer almakta olup Milli Kütüphane süreli yayınları arasında 285 numarada kayıtlıdır. Çalışmada, söz konusu hatıranın çeviriyazılı metnine ve muhteva incelemesine yer verilecektir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Haziran 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 12 Sayı: 2 |