Mevlana düşünce sisteminde görülen ‘kendini gerçekleştirme’ kavramının, kişisel gelişimcilerin ya da psikologların ifade ettiği anlamda bir kendini gerçekleştirme olmadığı bu çalışmanın temel iddiasıdır. O, insanın ilahi boyuta sahip manevi bir varlık olduğunu ifade eden, bu noktada Sokrates gibi “insan doğuştan bilgi sahibidir” tezini savunan bir yaklaşımı temsil etmektedir. Özden gelen bilgiyi kabul eden Mevlana, Platon’un ruhun eğitilmesi suretiyle insan özünde gizlenmiş olan ilahi cevherin açığa çıkacağı düşüncesini de kabul etmektedir. Bu düşüncenin temel paradigması olan “insan-ı kamil” e dair öğretisini açıklamak, O’nun düşüncesini idrak ettirmek için zorunludur. İnsanın varlığının özünde yer alan hakikati açığa çıkarmaya, anlamaya ve anlamlandırmaya çalışması mana arayışının temel yapı taşlarıdır. Ona göre, kendini bilmeyen, anlamayan insan kemale eremez; bu kemale erme süreci sabır, gayret ve istikrar gerektirmektedir. Bu doğrultuda insan neye maruz kalırsa kalsın kendi aczine ve zorluklara takılıp kalmayacak, hakikati nerde araması gerektiğini artık öğrenmiş olacaktır. Mevlana bu sürecin sonunda kendini gerçekleştiren kamil insan ortaya çıkar diyerek tasavvufi öğretisini felsefi olarak temellendirmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 10 Sayı: 2 |
Nişantaşı Üniversitesi kurumsal yayınıdır.