Aristo’dan Nasîruddin Tûsî’ye kadar gelen amel-i hikmet geleneğinin Osmanlı ahlakî-siyâsî düşünce dünyasındaki en önemli iki temsilcisi Kınalızâde Ali Efendi ve Muhyî-î Gülşenî’dir. Her ikisi de Tûsî’nin Ahlâk-ı Nâsırî’sine dayanan eserler kaleme almışlardır. Muhyî-î Gülşenî’nin eseri olan Sîret-i Murâd-ı Cihân önceki birikimi takip ederek amelî hikmetin kaynağına insanî tabiatı yerleştirir. Buradan hareketle de siyasetin temel problemini, insanın toplumsal fiilleri ve bu fiillerin yetkinleşme süreçleri olarak değerlendirir. İnsanın yetkinleşmesi için gerekli sosyal organizasyonlara ve bunların teşekkülü için gerekli ilkelere işaret eder. Çeşitli toplum ve şehir örgütlenmeleri içerisinden, faziletli şehir fikrini öne çıkararak, bu şehrin yönetim kriterinin düşünce merkezli olduğuna vurgu yapar. Bu çalışma, pratik felsefe açısından yöneten ve yönetilen arası ilişkilere, toplum tabakalarına, yönetim biçimlerine bir Osmanlı düşünürünün nasıl yaklaştığına ve medenî hikmet ilminin ana temalarının Gülşenî’deki izlerine ışık tutmayı hedeflemektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Haziran 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 1 Sayı: 2 |