20. yüzyıl devletler için ulusal ve uluslararası sorunlarını tek başlarına çözemeyecekleri ve bu nedenle küresel işbirliğine yanaşmaları düzleminde muhafazakar ilkeyle düzenlenmiş ve günümüze kadar geçen sürede devlet egemenliği birçok tartışmaya konu olmuştur. Barış, dayanışma türünde bir insan hakkı olarak ortaya çıktığında literatürde insani müdahale kavramı ile birlikte ele alınmış ve sonrasında devlet egemenliği bağlamında geçerliliği tartışılmıştır. Tüm bu tartışmalar yaşanırken devlet hakkı mı insan hakkı mı sorunsalına odaklanan ve savaşların kaçınılmazlığı üzerinden barış çalışmalarına evrilen ve müdahale hakkı üzerine özne mi devlet mi çıkmazında kalan birçok düşünür, eski kavramları yeniden gündeme taşımakta ve yeni düzene yeni düşünceler üretmektedir. Barışın sistemde mi ulusta mı olması gerektiği sorusu üzerinden hareketle ana sorunsal, bu çağda tüm evreni içine alacak bir toplumun mu yoksa devletlerin egemenlik ilkelerinin devam edeceği ve savaşların da olası olduğu bir sistemin mi özne tarafından doğru kabul edileceğidir.
İnsan hakları self-determinasyon barış küresel işbirliği egemenlik
The 20th century has been regulated with a conservative principle due to the fact that states could not be able to solve their national and international problems on their own, and therefore should embrace the concept of global cooperation. That is the reason why state sovereignty has been the subject of many discussions until today. When peace emerged as a human right in the form of solidarity, it was taken into consideration in the literature together with the concept of humanitarian intervention. Furthermore, after that, its validity was discussed in the context of state sovereignty. While all these discussions are taking place, many philosophers/academics, who focus on the problematic of state right or human right and whose ideas evolve to peace studies over the inevitability of wars and reach a stalemate between the subject or state over the right of intervention, bring the old concepts back to the agenda and produce new ideas for the new order. Based on the question of whether peace should be in the system or within the nation, the main problematic in this era is whether a society that includes the entire universe or a system in which the sovereignty principles of states will continue and whether a system, in which wars are also possible, will be accepted as "right" by the subject.
Human rights Self-determination Peace Global Cooperation Sovereignty
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 2 Sayı: 1 |