New actors and new threats emerged with the end of the bipolar system and the power change in the structure of the international system in the post-Cold War period. While there was a transition from a unipolar structure to a multipolar structure in the system, neoliberal ideology played a decisive role in economy, and the system in the field of security was rebuilt in the normative framework determined by the Western alliance organizations. The 2008 global economic crisis, which is called the Great Recession, revealed the change in the power distribution among the actors as well as the disruptions of the system. In this context, China emerged as a new rival power against the USA, and it started to be questioned whether this rise could cause a change in the international system. China uses different methods from the USA as it positions itself as a rival power to the USA and becomes an important actor in the system. While China increases its effectiveness within the framework of regional organizations such as the Shanghai Cooperation Organization and ASEAN (The Association of Southeast Asian Nations), it finances many countries with projects such as the Belt and Road Initiative and expands its regional cooperation network with bilateral and multilateral free trade agreements. The aim of this article is to address the change in the international system within the framework of the US-China competition. In this regard, the political, military, economic, and cultural factors that limit China’s success will be discussed within the framework of the neorealist theory. This is a qualitative study involving methodological pluralism and historical comparative research methods.
China America Neorealist Theory International System Balance of Power
Soğuk Savaş sonrası dönemde iki kutuplu sistemin sona ermesi ve uluslararası sistemin yapısında meydana gelen güç değişimiyle beraber yeni aktörler ve yeni tehditler ortaya çıkmıştır. Sistemde tek kutuplu yapıdan çok kutuplu yapıya doğru geçiş yaşanırken, ekonomide neoliberal ideoloji belirleyici olmuş, güvenlik alanında ise Batı ittifakı örgütleri tarafından belirlenen normatif çerçevede sistem yeniden inşa edilmiştir. Büyük durgunluk olarak adlandırılan 2008 küresel ekonomik krizi aktörler arasındaki güç dağılımında meydana gelen değişim ve sistemin aksaklıklarını göz önüne çıkarmıştır. Bu bağlamda Çin, ABD’nin karşısındaki yeni rakip güç olarak ortaya çıkmış ve bu yükselişin uluslararası sistemde bir değişime neden olup olamayacağı sorgulanmaya başlanmıştır. Çin, ABD’ye rakip güç olarak konumlanıp sistem içerisinde önemli bir aktör haline gelirken ABD’den farklı yöntemler kullanmaktadır. Çin, Şangay İşbirliği Örgütü, ASEAN (Güneydoğu Asya Uluslar Birliği) örgütü gibi bölgesel örgütler çerçevesinde etkinliğini arttırırken, Kuşak ve Yol Projesi gibi projelerle pek çok ülkeyi finanse etmekte, yaptığı ikili ve çok taraflı serbest ticaret antlaşmalarıyla bölgesel işbirliği ağını genişletmektedir. Bu makalenin amacı, ABD ve Çin rekabeti çerçevesinde uluslararası sistem içerisinde yaşanan değişimi ele almaktır. Bu çerçevede Çin’in başarısını sınırlandıran siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel faktörler neorealist kuram çerçevesinde ele alınacaktır. Çalışmada metodolojik çoğulculuk ve tarihsel karşılaştırmalı araştırma yöntemleri kullanılarak nitel bir çalışma yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 3 Sayı: 2 |