In contemporary world politics, India and Iran occupy great strategic significance. Both countries have huge convergence of national interests. Collaboration and cooperation between the countries would resolve their respective domestic issues and challenges and play a determining role in strengthening their role in global affairs. For a fast-growing economy and energy deficit country like India, Iran provides access to a huge amount of natural resources and opens up its vast untapped market for Indian finished goods and services. In addition to that, Iran, due to its geographic location can act as a transit route for India to reach strategically important countries in Central Asia and Afghanistan. Being the second-largest Shia populated country in the world after Iran and one of the highest energy importing countries, India occupies an important place in the strategic thinking of Iran. In the past, India was the second-largest oil-exporting destination for Iran and an important trading partner for Iran. Taking the structural realism as a theoretical framework, the article attempts to seek an answer to the questions, why despite belonging to a single-family, living together for many centuries and sharing common social, religious and traditional values, the two countries have been unable to transform their mutual understanding into a long term strategic partnership, and how the global events have affected their mutual understanding and replaced it with trust deficit.
Çağdaş dünya siyasetinde Hindistan ve İran büyük stratejik öneme sahiptir. Her iki ülkenin de ulusal çıkarlar konusunda aralarında büyük bir ortaklık bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki işbirliği ve destek, yalnızca kendi iç sorunlarını ve zorluklarını çözmede değil, aynı zamanda küresel ilişkilerdeki rollerini güçlendirmelerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Hindistan gibi hızla büyüyen, ekonomi ve enerji açığı olan bir ülke için İran, yalnızca büyük miktarda doğal kaynağa erişim sağlamakla kalmayıp Hint mamulleri ve hizmetleri için geniş bir pazar sağlamaktadır. Ayrıca İran coğrafi konumu nedeniyle Hindistan'ın Orta Asya ve Afganistan'daki stratejik öneme sahip ülkelere ulaşması için bir geçiş yolu görevi yapabilmektedir. İran'dan sonra dünyanın en büyük Şii nüfusa sahip ikinci ülkesi ve en çok enerji ithal eden ülkelerden biri olan Hindistan, İran'ın stratejik vizyonunda önemli bir yer tutmaktadır. Geçmişte Hindistan, İran için sadece ikinci en büyük petrol ihraç noktası değil, aynı zamanda önemli bir ticaret ortağıydı. Bu makale, yapısal realizm kuramından faydalanarak, tek bir aileye ait olmalarına, uzun yüzyıllardır birlikte yaşamalarına ve ortak sosyal, dini ve geleneksel değerleri paylaşmalarına rağmen, iki ülkenin karşılıklı anlayışlarını uzun vadeli stratejik bir ilişkiye neden dönüştüremedikleri sorusuna cevap aramaya çalışmaktadır. Makale küresel olayların iki ülkenin karşılıklı anlayışlarını nasıl etkilediğini ve yerini güven açığına nasıl bıraktığını da incelemektedir.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 3 Sayı: 2 |