It is of the utmost importance that the elements that
make up the sentence are chosen correctly and used correctly to express the
implied meaning correctly and to protect a word against negative situations
such as misunderstanding and be not understood.
According to this importance, one of the issues that
everyone who speak or write should emphasize is in which conditions the
elements that make up the word are connected together (wasl) and in which cases
it will be mentioned independently (fasl). Because every wrong made about
making a fasl or wasl among elements that made word derives meaning from the
implied meaning and causes misunderstanding of word of interlocutor. For this reason, it has been emphasized on
the subject since the period of pre-Islamic age of ignorance; and later great
efforts have been shown about the determination of the fasl and the wasl to be
done by the Me’ânî savants.
When the studies carried out in this area are examined
carefully, it will be seen that the existence or absence of citation logic
among the elements of kalam is the most important element in the determination
of these places.
There has been some controversy around the subject.
But most important dispute is determination of the limits of the subject. This
conflict is directly reflected in the definitions made for the subject. In this
study, it deliberates the possibility of including other atf letters without
subject is applied to sentences and the possibility to be extended to the
singulars is reduced to atf made by letter Vâv.
In consequence of this a definition preference will be
made and the fixations of rhetorics will be discussed where Fasl and Wasl are
made.
Kastedilen mananın doğru bir şekilde ifade edilip
sözün, anlaşılmama ya da yanlış anlaşılma gibi olumsuz durumlardan korunması
için cümleyi oluşturan öğelerin doğru seçilip her birinin yerli yerinde kullanılması
son derece önem arz etmektedir. Bu önemine binaen konuşma ya da yazma
faaliyetinde bulunan her kişinin, önemle üzerinde durması gereken konulardan
biri de kelâmı meydana getiren unsurların hangi durumlarda birbirine
bağlanacağı (vasıl) ve hangi durumlarda birbirinden bağımsız zikredileceği
(fasıl) konusudur. Çünkü sözü meydana getiren unsurlar arasında fasıl ya da
vasıl yapma hususunda yapılan her yanlış, kastedilen manayı kendi mecrasından
çıkarıp muhatabın sözü yanlış anlamasına sebep olur. Bu sebeple Câhiliye
döneminden bu yana konu üzerinde hassasiyetle durulmuş, daha sonraları ise Meânî
bilginleri tarafından fasıl ve vasıl yapılması gereken yerlerin tespiti
hususunda çok büyük çabalar gösterilmiştir. Bu alanda yapılmış çalışmalar
dikkatle incelendiğinde, bu yerlerin tespitinde, kelâmın unsurları arasında
atıf mantığının varlığı ya da yokluğunun en önemli unsur olduğu görülecektir.
Konu etrafında bazı ihtilaflar meydana gelmiştir
ki bunlardan en önemlisi, konunun sınırlarının tespiti hususunda yapılanıdır.
Bu ihtilaf, doğal olarak konu için yapılmış olan tanımlara da doğrudan
yansımıştır. Bu çalışmada, konunun cümlelere hasredilmeyip müfredlere de teşmil
edilmesi ve aynı şekilde vâv harfiyle yapılan atfa indirgenmeyip diğer atıf
harflerini de kapsamasının imkânı üzerinde durulacaktır. Buna binâen, yapılmış
olan tanımlar arasında bir tercih yapılacak ve belâgatçilerin, fasıl ve vaslın
nerelerde yapılacağına dair tespitleri ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 27 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 23 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 19 Sayı: 48 |