Dünya araştırıcılarının genel kanaatine göre, Nizâmî Gencevi (1141-1209) Türk hakanlarının da himayesini görmüş ve Türk şairlerinin de ölçüye gelmez payı olan klasik farsdilli edebiyatın temsilcisi, bir Türk mütefekkiridir.
Bellidir ki, XII y.y.da Selçuklu İmparatorluğu'nun giderek zayıflaması memlekette karışıklığı, verese kavgalarını tetiklemiş, fakat bazı yerlerde (Anadolu'da Konya Sultanlığı'nda, Azerbaycan'da Şirvan Şahlığı'nda) hala emniyeti muhafaza eden hakanlar saraylarında bilginleri, sanat insanlarını da himaye etmişlerdir. Bu dönemde saraylarda fars dilinin hakim olduğu malumdur. Sarayda hayat sürmese de, üstat Nizâmî eserlerinde, özellikle “Hamse”sinde devrinde yaşamış olduğu hükümdarları anmış, hakim sülaleleri methetmiş, yer yer tembih mizaçlı nasihatlerinden kalmamıştır.
Nizâmî Gencevi eserlerinde sultanlar, hakim daireler – saray tebaası mevzusuna iki noktadan bakabiliriz: 1. Siyasi-kültürel bağlamda hükümdar-şair ilişkileri; 2. Hükümdarlar ve tebaası ile ilgili konular ve buna bağlı şairin sosyal-politik tutum ve düşünceleri. Bu iki noktadan bakılırsa, şairin Selçuklu sultanlarına yaklaşımını ve bu yaklaşımda Türk devlet kuruluşunu idealize ettiğini aşkar görebiliriz: şair ütopik devlet kuruluşunu Türk devlet tipinde buluyor, hakimiyeti hükümdarın kişilik aynası olarak beyan ediyor.
Genellikle, Nizâmî eserlerinde hakanlarla ilgili konular pek ilginç, mecazlı, remzi düşünce katına sahiptir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel çalışmalar |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 1 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License