Devletin kamu ihtiyaçlarının karşılamak amacıyla
gerçekleştirdiği kamu hizmetleri düzenli mali kaynakların bulunmasını gerekli
kılmaktadır. Söz konusu kaynakların önemli bir kısmının vergilerle sağlanması,
vergilerin en yaygın kamusal finansman türü olduğunu göstermektedir.
Dolayısıyla devletler kamu hizmetlerinin gerçekleşebilmesi için ihtiyaç duyduğu
mali kaynakları vergilendirme yetkisini kullanarak karşılamaktadırlar.
Vergilendirme yetkisi, devletin ülkesi üzerindeki egemenliğine dayanarak vergi
alma konusunda sahip olduğu hukuki ve fiili gücüdür. Vergilendirme yetkisi
devlet tüzel kişiliği tarafından doğrudan kullanılabileceği gibi, yerel
idarelere de belirli ölçüler içerisinde devredilebilmektedir.
Vergi gelirleri merkezi idare için
olduğu kadar yerel idareler içinde önemli bir finansman kaynağıdır. Yerel
yönetimlerin mali açıdan güçlendirilmesiyle, hizmet etkinliğini artırmak
hedeflenmektedir. Vergilendirme yetkisinin merkezi ve yerel idare arasındaki
paylaşımı konusu ise ülkelerin Anayasaları tarafından belirlenmektedir. 1982
Anayasası’nın vergilendirmeyle doğrudan ilgili temel hükmü olan 73. maddede
vergilendirme yetkisinin yasama organına ait olduğu hükme bağlanmıştır.
Anayasa’da yerel yönetimlerin vergilendirme yetkisini kullanabilmesine dair
hüküm bulunmamaktadır.
Çalışmada kanunilik
ilkesi çerçevesinde belediyelerin vergilendirme yetkisi Anayasa Mahkemesi
kararları ışığında incelenecektir. Bu kapsamda vergilendirme yetkisi kavramı ve
kanunilik ilkesi açıklanarak gerek 1982 Anayasası’nın 73. maddesi gerek
belediyelerin özerkliği ve gerekse Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı göz
önüne alınarak Anayasa mahkemesinin kararları öncülüğünde belediyelerin
vergilendirme yetkisinin varlığı değerlendirilecek ve bir takım önerilerde
bulunulacaktır.
Konular | Ekonomi |
---|---|
Bölüm | MAKALE |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Kasım 2017 |
Gönderilme Tarihi | 21 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 7 Sayı: 3 |
Bilginin ışığında aydınlanmak dileğiyle....
ODÜSOBİAD