Antik Attaleia’nın Roma Dönemi agorası içine inşa edilen ve 16. yüzyılda camiye dönüştürülen bir kilise Anadolu’daki Erken Bizans Mimarlığı açısından büyük önem taşımaktadır. Popüler
adı ile Kesik Minare olarak anılan yapı kullanıldığı evrelere çok farklı biçimlerde, Erken Bizans
Dönemi’nde örneğin Panhagia Kilisesi, Osmanlı Dönemi’nde ise en yaygın şekilde Cumanın
Camii olarak adlandırılmıştır. Kullanıldığı uzun süreçteki farklı evrelerde değişiklik ve onarımlar
geçiren yapı 19. yüzyıl sonundaki büyük yangın sonrası terk edilmiştir. Kentin bilinen en büyük
kilisesi olup, araştırmacılar tarafından “Anadolu Bizans mimarlığının benzersiz bir örneği” olarak tanımlanan ve ilk evresi MS 5.-6. yüzyıllara tarihlenen çok evreli yapı neredeyse tamamen
Hellenistik ve Roma Dönemi yapılarından devşirilen yapı malzemesi ve sütun gövdesi, kapı
çerçeveleri, arşitravlar gibi yapı donanımı ile inşa edilmiştir. Yapının Erken Bizans Dönemi’nde
kullanılan donanımları arasında özellikle paye başlıkları öne çıkmaktadır. Mimarlık tarihinde benzeri bulunmayan paye başlıklarının tamamı Roma Dönemi arşitrav bloklarından oluşturulmuştur.
Bu süreçte uzun yüzleri kesilerek kısaltılan ve yaklaşık kare formu kazandırılan blokların Roma
Dönemi’nde şekillenen faskialı ve bezekli yüzeyleri tamamen korunmuş, yüzlerden birindeki iki
faskia sarmaşık, asma dalı ve örgü motifleri ile donatılmıştır. Erken Bizans Dönemi’nde kesilen
yüzler de Antik Dönem yüzlerini taklit eder şekilde bezenmiş ve iki faskiasına anılan motifler ve
madalyonlar işlenmiştir. Erken Bizans Dönemi’nde işlenen yüzler ile birlikte dikey yüzeylerinin
tamamında bezek içeren başlıklara teknik ve bezeksel açıdan Bizans mimarisinde benzeri bulunmayan bir görünüş kazandırılmıştır. Başlıkların haç formlu paye kollarında kullanılmaları yüzlerden birinin paye içinde kalmasına, dolayısıyla da blokların üç yönden görünmelerine yol açmıştır.
Başlıklar ön ve arka yüzlerinde Roma Dönemi, yan yüzlerde ise Erken Bizans Dönemi işçiliğini
yansıtacak şekilde kullanılmışlardır. Ön ve yan yüz faskiaları üzerine işlenen sarmaşık, asma dalı
ve örgü motifleri yanında yan yüzlerin bazıları üzerine işlenen madalyonlar ile Antik Dönem arşitravı izlenimi yok edilmeye çalışılmıştır. Haç formlu payelerin yapının üçüncü evresinde inşa edilen
kubbe nedeniyle güçlendirilmeleri, başlıkların yan yüzlerinin bu dönem itibarı ile kapanmasına ve
sadece ön yüzlerinin görülebilmesine yol açmıştır. Sonraki dönemde gerçekleştirilen onarımlar
sırasında özgün konumu dışında kullanılan ya da yapının geçirdiği yangın nedeniyle ön yüzleri de
tahrip olan bazı başlıklar 19. yüzyıl sonunda tamamen gözden kaybolmuşlardır. Tahribat nedeni
ile çok sayıda paye başlığının günümüze ulaşmadığı yapının haç formlu payelerinin galeri katında kullanılan beş blok 2017 yılı itibarı ile başlayan restorasyon çalışmaları sırasında tekrar gün
yüzüne çıkarılmıştır. Bu çalışmada ilk kez ele alınan bu önemli başlıklar Roma ve Erken Bizans
Dönemi’ndeki konumları yanında gösterdikleri işçilik, bezek düzeni ve stil açısından kapsamlı
olarak değerlendirilmektedir.
Attaleia Antik Arşitrav Paye Başlığı Devşirme Malzeme Panhagia Kilisesi Cumanın Camii
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Arkeoloji |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: XXIX Sayı: XXIX |