Ismail Konevî who is one of the 18th century Ottoman scholars is a person who has proved his identity as a mufasseer (the interpreter of the Quran) with the postscript that he has written in the tafsir of Baydâwî, and his identity as a theologian with the treatises that he has written in the field of kalam. One of his works in the aforementioned field is the treatise named “Teklîf-i mâ lâ yutâk”. In this treatise, which has different copies in various libraries, the author first dealt with the topic through the triple classification, and then went deeply into the issue by means of Ash'ari and Maturidi sources. Konevi, divided the actions which were brought forward, but weren’t possible to carry out, into three parts; the first action was impossible in terms of the reason and the laws of nature, the second action was possible in terms of the reason,but was impossible in terms of the natural laws, and the last action was possible in both ways, but the carrying out the action was contrary to the divine knowledge. The scholar focused his attention more on whether the last part could be included in the first part. He, opposed some Ash'ari people who considered that the carrying out of the actions in the third section was impossible in essence with the thought that it was contrary to the knowledge of Allah, therefore, included these actions in the first part, and in this respect he used a language that supported the Maturidi approach.
Osmanlı’nın XVIII. Yüzyıl âlimlerinden biri olan İsmail Konevî, Beyzâvî
tefsirine yazdığı haşiye ile müfessir kimliğini ortaya koyduğu gibi kelam
alanında kaleme aldığı risaleler ile de mütekellim hüviyetini izhar etmiş bir
şahsiyettir. Onun bu sahada verdiği eserlerden biri de teklif-i mâ lâ yutâk konusuna
tahsis edilen ve aynı isimle anılan risalesi olmuştur. Çeşitli kütüphanelerde
farklı nüshaları bulunan bu risalesinde müellif, önce konuyu üçlü bir tasnif
üzerinden ele almış, sonrasında kimi Eş‛arî
ve Mâtürîdî kaynaklar eşliğinde meseleye derinlik kazandırmıştır. Konevî, teklif-i
mâ lâ yutâkı; ilki aklen ve âdeten imkânsız, ikincisi aklen mümkün âdeten imkansız
ve sonuncusu her iki yönden de mümkün, ancak gerçekleşmesi ilahi ilme aykırı iş
ile teklif şeklinde üç bölüme ayırmış, ilgisini ise daha çok son kısmın birincisine
dâhil olup olmayacağı üzerine yoğunlaştırmıştır. O, Allah’ın ilmine aykırı
olduğu teziyle üçüncü bölümdeki teklifin vukuunu özü itibariyle imkansız gören
ve onu birinci kısma dâhil eden kimi Eş‛arî
zevata muhalefet etmiş ve bu hususta Mâtürîdî yaklaşımı destekleyen bir dil
kullanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 22 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 47 |