Kötülük probleminde üzerinde durulan önemli argümanların başında mutlak iyi Tanrı tasavvurunun, kötülüğün varlığı ile bağdaşmayacağı hususudur. Bu çalışmada günümüzde hala etkinliğini ve güncelliğini koruyan kötülük probleminde ortaya konulan mutlak iyi Tanrı tasavvurunun, kötülüğün ontolojik mâhiyeti ile ilişkisi irdelenmektedir. Çalışmada kötülüğün ontolojik olarak mutlak iyi Tanrı kavramıyla uyuşmadığı ön kabulünden hareket edilmiştir. Her ne kadar kötülük problemine karşı üretilen cevaplar, genel olarak kötülüğün fiilen var olduğu gerçeği üzerinde kurgulansa da mutlak iyi olan Tanrı’nın kötülüğü de yarattığı ön kabulü, kötülüğün engellemesi gerektiği düşüncesinden daha öncelikli konumdadır. Bu bağlamda kötülüğün mutlak iyi bir Tanrı tarafından yaratılıp yaratılmadığı problemi kelâm ekollerinin hüsün- kubuh konusunda ortaya koydukları yaklaşımlar çerçevesinde ele alınmıştır. Kelâm ekollerinin görüşleri kapsamında değerlendirildiğinde ilk dönem Mu’tezile âlimleri ile Mâtürîdîler’in insan fiillerindeki kötülüğün ontolojik varlığını kabul eden anlayışlarının, mutlak iyi Tanrı tasavvuru ile bağdaşmayacağı kanaatine ulaşılmıştır. Son dönem Mu’tezile âlimlerinin vücûh nazariyesi ile Eş’arîler’in kötülüğün zâtî olarak varlığının olmadığına dair yaklaşımlarının, kötülük probleminde ele alınan mutlak iyi Tanrı tasavvuru açısından uygun cevaplar olarak kabul edilebileceği söylenebilir.
A major argument put forward regarding the problem of evil is that the conception of the absolute good God hardly accords with the existence of evil. This study addresses the relationship between the ontological nature of evil and the conception of the absolute good God, which manifests itself in the long-standing problem of evil. This study is based on the assumption that evil is ontologically incompatible with the concept of absolute good God. Although the conceptions of evil are generally built on the fact that evil exists, the assumption that the absolutely good God created evil is more readily welcomed than the thought that God should intervene in evil. In this context, the problem of whether evil is created by the absolute good God is addressed with reference to the approaches of kalām schools to husn and qubh. When considered from the perspectives of kalām schools, it is concluded that the understanding of the early Muʿtazilite scholars and Māturīdīs, who accepted the ontological existence of evil, would not be compatible with the conception of the absolute good God. One could also say that the late Muʿtazilite scholars' theory of existence and the Ashʿarīs’ perspective that evil itself is inherently non-existent can be seen as appropriate standpoints in terms of the idea of an absolute good God, discussed with respect to the problem of evil.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2021 |
Gönderilme Tarihi | 5 Eylül 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 51 |