The dual structure of the modern
state has been one of the subjects focused on in terms of the process of
democracy and democratization discussions. Such a dual structure causes
difficulties for democratic system. The dual structure of the state, the most
problematic case in democratization of Turkey, was defined as “deep state”. The
concept of “deep state” means the secret acts which spill over or alleged to
spill over outside the rule of law. With these secret acts, the state or a
group within the state - for themselves or for the sake of another state- went
out of control in terms of law or law based rules. These out of law acts were
either conducted by the state’s official institutions by going out of control
of the civil law, or were by the corrupted groups or people. At that point, the
most important problem is the legitimacy of these acts. Such a corrupted group
derives their legitimization from the concepts like “security”, “the state’s
crucial interests”, “general benefit” rather than democratic values. However,
they just apply security force and the force based on money. At that point, the
important case is, when we view by Schmittyan point of view, that the decision
makers should be based on somewhere in terms of legitimacy and authority. These
conceptualizations, which do not suit the bureaucratic tutelage that Turkey has
encountered, and practices are away from interpreting the realities of Turkey.
It can be alleged that the bureaucratic tutelage that Turkey has encountered is
actually an attempt of invasion”. For that reason, the situation that covers
the process from the year of 1950 when Turkey passed to democratic system,
until the near past can be explained with the concept of “invaded state”.
Deep State Bureaucratic Tutelage Assumption of Authority Occupied State
Modern devletin ikili yapısı demokrasinin
işleyişi ve demokratikleşme tartışmalarında en fazla değinilen konulardan
birisi de ola gelmiştir. Bu tartışmada ortaya çıkan durum böyle bir yapının
demokratik sistem açısından sıkıntılara yol açtığıdır. Türkiye’de
demokratikleşme anlamında en sorunlu alan olan devletin ikili yapısı ‘derin
devlet’ kavramı ile ifade edilmiştir. ‘Derin devlet’ kavramı ile açıklanmaya
çalışılan, devletin hukuk dışına taşan ya da taştığı iddia edilen gizli
faaliyetleridir. Bu faaliyetlerle devlet ya da devlet içinde bir grup, -ya
kendileri adına ya da başka bir devlet adına- rutin yasal olanın yani hukuka
dayalı olan faaliyetlerinin dışına çıkar. Bu hukuk-dışı faaliyetler, ya
devletin yasal kurumları tarafından mevcut kanunların dışına çıkılıp onlardan
muaf olarak yapılır ya da gayr-ı yasal kurumlar veya kişiler tarafından
yapılır. Buradaki en önemli sorun meşruiyet olarak ortaya çıkmaktadır. Bu grup,
meşruiyetini demokratik değerlerden ziyade içeriğini kendilerinin tanımladığı
‘güvenlik’, ‘devletin ali çıkarları’, ‘genel yarar’ gibi kavramlar ile
sağlamaya çalışır. Ne var ki, tüm güç güvenlik kuvvetleri ve paraya dayanan
‘zor’ kullanmadan gelir. Bu noktada kritik olan konu, Schmittyan bir bakış
açısıyla bakarsak, karar alıcıların otorite ve meşruiyet anlamında bir yere
dayanması gerektiğidir. Bir anlamda olumlama içeren ve tanım olarak da
Türkiye’nin yüz yüze kaldığı bürokratik vesayet anlayışı ve uygulamaları ile
örtüşmeyen bu kavramsallaştırmalar Türkiye gerçekliğini açıklamaktan uzaktır.
Türkiye’de ortaya çıkan bürokratik vesayet durumunun aslında ‘bir işgal
girişimi’ olduğu ileri sürülebilir. Bu nedenle, Türkiye’de demokratik sisteme
geçtiğimiz 1950 yılından yakın zamana kadar olan durum ‘işgal edilmiş devlet’
kavramı ile daha iyi açıklanabilir.
Derin Devlet Bürokratik Vesayet Yetki Gaspı İşgal Edilmiş Devlet.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Nisan 2018 |
Kabul Tarihi | 19 Nisan 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 8 Sayı: 14 |