Gelin-kaynana
çatışması, esas olarak, ataerkil ailedeki kadınların, kadına verilen konumu
paylaşamamasından kaynaklamaktadır. Bu çatışmayı sadece iki kadını ilgilendiren
bir sorunmuş gibi ele alarak, basit bir kıskançlık olarak tanımlamak ve sorunu
ataerkil toplumlarda erkek üzerinden kazanılan güç ilişkilerinden ayrı düşünmek
oldukça sığ bir bakış açısı olur. Çatışmanın nesnesi erkek olarak görünse de
sorunun temeli ailedeki bu güç ilişkilerinde aranmalıdır. Ayrıca bu
çatışma, erkeği ve sonrasında tüm aileyi ilgilendiren bir duruma gelerek
evliliklerin sonlanmasına bile
neden olabilmektedir. Gelin-kaynana çatışmasını derinlemesine anlayabilmek
amacı ile bu nitel araştırma Konya’da ikamet eden 119 evli kadın ile
Eylül-Kasım 2018 tarihleri arasında görüşülerek gerçekleştirilmiştir.
Görüşmeler sırasında katılımcıların tamamı “gelin” olarak ele alınmış ve
kayınvalideleri ile olan ilişkileri değerlendirilmiştir. Çalışmada, demografik
sorular, kayınvalideleri ile ilişkilerinde yaşadıkları sorunlar, onların varsa
sevdikleri ve sevmedikleri özelliklerinin neler olduğu ve böyle bir çatışmanın
varlığı ve sebepleri konusunda ne düşündükleri hakkında sorular sorulmuştur.
Ayrıca gelin-kaynana arasındaki ilişkinin değişip değişmediğini tespit etmek
amacı ile kadınlar üç kuşağa ayrılarak incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına
göre katılımcıların çoğunluğu gelin-kaynana ilişkilerini kötü olarak
tanımlamaktadır. Bu durum en çok ikinci kuşakta görülmektedir. Birinci kuşak
(en yaşlı kuşak) en fazla itaat eden kuşak iken ilişkilerin nispeten iyi olduğu
kuşak ise üçüncü kuşak olmuştur. Gelinlerin kayınvalideler karşısında güç
kazanmaya başladığını bu çalışmanın bir diğer bulgusudur. Sorunun temeli
olarak en çok “aynı evde yaşamak” ve “kayınvalidelerin her şeye karışması”
belirtilmiştir. Kayınvalidelerin sevilmeyen özellikleri sevilenlerden çok daha
fazladır ve “her şeye karışan” ve “cimri olan” kayınvalide özellikleri
sevilmeyen tam tersi ise sevilen özelliklerin belirleyicisidir.
The struggle between daughter-in-law and
mother-in-law is fundamentally the inability of sharing the position given to
the women in the patriarchal family. Considering this struggle is only between
these two women and defining it as a simple jealousy and separating it from the
power relationships in patriarchal societies, would be a very shallow view
point. Even if the object of the struggle is a man, the solution of the
struggle could only be find in these power relationships in the family. This
struggle, even could become object of interest for all family members and even
can cause the end of the marriages. This qualitative study to understand and
analyze the daughter-mother in law struggle has been done by making in-depth
interviews with 119 married women living in Konya between September-November
2018. All the participants were defined and analyzed by being a
“daughter-in-law” and their relationship with their mother-in-laws. In this
study, demographic questions, their experiences of the problems with their
mother-in-laws, hated and liked characteristics of their mother-in-laws, and
their views about the struggle between daughter-mother-in-law were asked. In
addition, three generations of women were analyzed to understand if the
relationship has been changed. According to the research results, most of the
women define their daughter-mother-in-law relationship as “bad”. This situation
is most seen in the second generation. While the first generation (the oldest
generation) is the most subservient while the third generation relatively have
a better relationship with their mother-in-laws. Another conclusion is that daugter-in-laws
have started to gain power against mother-in-laws. As the core of the problem
“living in the same house” and the “intervening of the mother-in-law in to everything”
were mentioned by the participants. The hated properties of mother-in-laws are far
greater than liked properties. “Intervening to everything” and “closefisted”
properties of mother-in-laws are determinants of hated properties their reverse
are determinant of liked properties.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2019 |
Kabul Tarihi | 20 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 13 Sayı: 19 |