Amaç: Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin belirsizliğe tahammülsüzlük, endişe ve bilişsel sınav kaygısı düzeylerinin birbirleriyle olan ilişkisi araştırılmış ve mevcut demografik farklılıklar test edilmiştir.
Metot: Çalışmamıza Üsküdar Üniversitesindeki 174 lisans ve yüksek lisans öğrencisi dahil edilmiştir. Çalışmada verilerin toplanmasında Belirsizliğe Tahammülsüzlük Ölçeği (BTÖ), Bilişsel Sınav Kaygısı Ölçeği (BSKÖ) ve Penn State Endişe Ölçeği (PSEÖ) kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde bağımsız örneklem t-testi, ANOVA ve korelasyon analizi gibi yöntemlerden yararlanılmıştır.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre sınav kaygısı, belirsizliğe tahammülsüzlük ve endişe arasında güçlü ve pozitif yönlü bir korelasyonun varlığı gösterilmiştir. Kız öğrencilerin belirsizliğe tahammülsüzlük ve sınav kaygısı düzeyleri erkek öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Bunun yanı sıra öğrencilerin belirsizliğe tahammülsüzlükleri, yaş ve gelirlerine göre anlamlı bir şekilde farklılık göstermemektedir.
Tartışma: Belirsizliğe tahammülsüzlüğün endişeye yol açtığı gösterilmiştir. Belirsizlik intoleransı patolojik endişenin tutarlı bir gösterge olduğu bilinmektedir. Bu bilgilerin ışığında ve çalışmamızın verilerinin değerlendirilmesi doğrultusunda çalışmamızda belirsizliğe tahammülsüzlüğün ve endişenin test anksiyetesine yol açtığı düşünülmüştür. Kadınlarda ve yüksek başarı sıralaması olan öğrencilerde belirsizliğe tahammülsüzlüğün yüksek saptanması onların yetiştirilmelerine, toplumsal rollerine ve rol modellerine bağlı olabilir.
Objective: The purpose of our research is to determine the relations between; intolerance of uncertainty, worry and test anxiety into a non-clinical sample.
Methods: Our research consists of 174 students studying Bachelor’s and Master’s degrees in various departments of the Üsküdar University. Intolerance of uncertainty scale, cognitive test anxiety scale, and Penn State worry scale have used for collecting data. İnter-scale relations were examined by correlation and regression analysis methods. For scores obtained from scales compared to socio-demographic data statistical techniques have been used such as independent sample t-test and ANOVA.
Results: According to the findings, there is a strong and positive correlation between test anxiety, intolerance of uncertainty and worry. Female students’ uncertainty intolerance and test anxiety levels were higher than the male students. On the other hand, in terms of variables such as age, income and shelter preferences, the students’ exam anxiety did not differ significantly.
Conclusions: The researches show that the higher intolerance of uncertainty which is a cognitive vulnerability, leads to higher levels of both worry and anxiety. In addition, intolerance of uncertainty has known as a consistent indicator of pathological worry. In light of this information, in our research, it is found that high intolerance of uncertainty and worry caused the test anxiety. The reason why both female students and students with higher success rankings are more intolerant of uncertainty may be related to their upbringing and their role in society and role models.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 12 Sayı: 2 |
e-ISSN: 2548-0251
The content of this site is intended for health care professionals. All the published articles are distributed under the terms of
Creative Commons Attribution Licence,
which permits unrestricted use, distribution, and reproduction in any medium, provided the original work is properly cited.