Bu çalışma İran ve Suudi Arabistan’ın enerji politikalarını ve sahip oldukları hidrokarbür kaynaklarının iç ve dış politikalarına etkisiyle iki ülke ilişkilerinde enerjinin yerini tartışmaktadır. Bu doğrultuda çalışma, her iki ülkede hidrokarbür rezervlerinin keşfinden sonra enerjinin ilgili ülkeleri ne ölçüde şekillendirdiği ve gelişen süreçte iki ülkenin bölgesel rekabetinde enerjinin etkisini açıklamayı amaçlamaktadır. Suudi Arabistan dış politika yaklaşımında enerjiyi araçsallaştırmış ve gerek bölgesel gerekse uluslararası düzende sahip olduğu enerji rezervleriyle yer bulabilmiştir. Suudi Arabistan gelecek dönemde de yerini koruyabilmek için çeşitli stratejiler ortaya koymaktadır. 1979 yılından önce ABD’nin iki sütunlu bölgesel politikasının bir sütununu oluşturan İran, devrimden sonra bölgede ABD karşıtı bir tavır takınmış ve nükleer enerji geliştirme programlarıyla uluslararası sistemde tehdit unsuru olarak belirginleşmiştir. Tahran, uluslararası sistemde tehdit olarak ortaya çıkmasının bedelini uluslararası toplumdan izole edilmesi ve yalnızlaştırılmasıyla ödemiştir. Bu durumsa İran ekonomisinin çökmesine ve âtıl kapasiteye düşmesine yol açmıştır. Maruz kaldığı yaptırımlar nedeniyle İran enerji sektörü büyük hasar almıştır. Yeterince gelişememiş olan enerji sektörü gereken teknoloji transferini de yapamamıştır. Hâlihazırda İran, petrol üretimi devrim öncesi üretim miktarına devrimden yıllar sonra ulaşabilse de çok fazla arttıramamıştır. Bu nedenle bölgede kurgulamak istediği düzeni kısıtlı petrol ve doğalgaz gelirleriyle gerçekleştirmeye ve bölgesel güç yarışında var olmaya çalışmaktadır.
تناقش هذه الدراسة سياسات الطاقة في إيران والمملكة العربية السعودية ومكانة الطاقة في العلاقات بين البلدين ، وتأثير مواردهما الهيدروكربونية على سياساتهما الداخلية والخارجية. في هذا الاتجاه ، تهدف الدراسة إلى توضيح مدى تأثير الطاقة على الدول ذات الصلة بعد اكتشاف احتياطيات الهيدروكربونات في كلا البلدين وتأثير الطاقة على المنافسة الإقليمية بين البلدين في عملية التنمية. استخدمت المملكة العربية السعودية الطاقة كأداة في نهج سياستها الخارجية وتمكنت من إيجاد مكان في النظامين الإقليمي والدولي مع احتياطياتها من الطاقة. تقدم المملكة العربية السعودية استراتيجيات مختلفة من أجل الحفاظ على مكانتها في الفترة المقبلة. اتخذت إيران ، التي شكلت دعامة للسياسة الإقليمية ذات الركيزتين للولايات المتحدة قبل عام 1979 ، موقفًا مناهضًا للولايات المتحدة في المنطقة بعد الثورة وأصبحت تشكل تهديدًا في النظام الدولي ببرامجها لتطوير الطاقة النووية. ظهور طهران كتهديد في النظام الدولي دفع الثمن بعزلها وعزلها عن المجتمع الدولي. أدى هذا الوضع إلى انهيار الاقتصاد الإيراني وتعطل قدرته. تضرر قطاع الطاقة الإيراني بشدة بسبب العقوبات التي تعرض لها. قطاع الطاقة ، الذي لم يتطور بشكل كافٍ ، لم يتمكن من إجراء نقل التكنولوجيا اللازمة. لهذا السبب ، على الرغم من وصول إنتاج النفط الإيراني إلى حجم ما قبل الثورة بعد سنوات من الثورة ، إلا أنه لم يستطع زيادته كثيرًا. لهذا السبب ، تحاول تحقيق النظام الذي تريد ترسيخه في المنطقة بعائدات محدودة من النفط والغاز الطبيعي وتحاول التواجد في سباق القوى الإقليمي.
This study discusses the energy policies of Iran and Saudi Arabia and the place of energy in the relations between the two countries, with the effect of their hydrocarbon resources on their domestic and foreign policies. In this direction, the study aims to explain the extent to which energy has shaped the related countries after the discovery of hydrocarbon reserves in both countries and the effect of energy on the regional competition of the two countries in the developing process. Saudi Arabia has instrumentalized energy in its foreign policy approach and has been able to find a place in both regional and international order with its energy reserves. Saudi Arabia presents various strategies in order to maintain its position in the coming period. Iran, which formed a pillar of the two-pillar regional policy of the USA before 1979, took an anti-US stance in the region after the revolution and became evident as a threat in the international system with its nuclear energy development programs. Tehran has paid the price of its emergence as a threat in the international system by isolating and isolating it from the international community. This situation led to the collapse of the Iranian economy and its idle capacity. Iran's energy sector has been severely damaged due to the sanctions it has been subjected to. The energy sector, which has not developed enough, has not been able to make the necessary technology transfer. Currently, although Iran's oil production reached the pre-revolutionary production amount years after the revolution, it could not increase it much. For this reason, it tries to realize the order it wants to establish in the region with limited oil and natural gas revenues and to exist in the regional power race.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Temmuz 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 7 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 14 Sayı: 1 |
Dergimizde yayınlanan tüm eserler, Creative Commons Attribution 4.0 International License lisansı ile lisanslanmıştır.
Verilerin muhafazası ve restorasyonu amacıyla arşivleme sistemi olarak LOCKSS sistemi kullanılmaktadır. More...