XI. yüzyıldan itibaren Avrupa'da şehirler sayı ve yüzölçümü olarak büyüdükçe, temizlik ve hijyen konuları giderek daha fazla sorun yaratmaya başlamıştır. Büyük kentlerin çoğunun, ticareti kolaylaştırmak maksadıyla nehir veya kıyı şeritlerinin yakınında kurulması eğilimi, söz konusu problemleri nispeten azaltsa da, bu kez de tatlı su ve atık sorunları ortaya çıkmıştır. Nüfusu giderek artan kentlerde, bilhassa atık yönetimindeki eksiklikler, bir yandan salgın hastalıkların yayılmasına, öte yandan ise bazı enfeksiyon hastalıklarının görülmesine yol açmıştır. Ancak tüm bu olumsuzluklara halk tepkisiz kalmamış; neticesinde ise başta İskoçya olmak üzere İtalya, İngiltere gibi bazı Avrupa ülkelerinde çeşitli önlemler alınmış ve yaptırımlar uygulamaya konulmuştur. Kişisel temizlik hususunun da, hiç kuşkusuz ki yaşanan sıkıntılardaki yadsınamaz ölçüde büyük olmuştur. Bununla birlikte akan suyun çok nadir olduğu göz önünde bulundurularak, bir kuyu ya da yakınındaki su kaynağından bir kova dolusu su almanın fiziksel çaba gerektirmesi, her gün banyo yapmanın çoğu insan için uygun bir seçenek olmaması noktasında pek de şaşırtıcı değildir. Tüm bunlara karşılık, manastırlar ve elit tabaka arasında ise temizlik ve hijyen konusu, sıradan halka nazaran daha elverişlidir. Yabancı kaynaklar kullanılarak hazırlanan bu makalemizde, Orta Çağ boyunca kişisel, dolayısıyla da toplumsal temizlik ve hijyen konuları ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 7 Temmuz 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 6 Sayı: 1 |