Tarihsel süreç içinde kentlerin nasıl planlandığı, genellikle o dönemde hâkim olan kültürel ve teknolojik eğilimlerin ve hatta büyük krizlerin bir yansıması ile ilişkili olmuştur. 19. yüzyıldaki kolera salgınları, modern kentsel sanitasyon sistemlerinin kullanılmasını sağlamıştır. Sanayileşme sırasında Avrupa'da aşırı kalabalık gecekondu bölgelerinde solunum hastalıklarına karşı bir önlem olarak ışık ve hava ile ilgili konut düzenlemeleri getirilmiştir. Demiryollarının ortaya çıkışı, ulusal kentsel sistemler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve otomobilin seri üretimi, büyük kentsel bölgeler oluşturarak genişleyen banliyölere ve kentsel-kırsal alan arasındaki ayrımın azalmasına yol açmıştır. Son yıllarda, dijitalleşmeyle birlikte kentlerin deneyimleme ve kullanım şekillerinde önemli değişikliklerin olduğu görülmektedir.
Çin'in Wuhan şehrinde Aralık 2019'da ortaya çıkan ve kısa sürede küresel bir salgına dönüşen KOVID-19'un etkileri hala anlaşılmaya çalışılmakta; krizin şehirler üzerinde fiziksel ve sosyal olarak nesiller boyu yankılanacak izler bırakacağı düşünülmektedir. KOVID-19 salgını kentsel yaşamı hızlı bir biçimde değiştirmiştir. Evde kalmanın salgını önlemede önemli bir yere sahip olması, hafta sonları ve resmî tatillerde uygulanan sokağa çıkma kısıtlamaları ve evden çalışma sisteminin de etkisiyle, kentlerin sokakları boşalmış ve özellikle kalabalık mekanlar insanları korkutan bir hale bürünmüştür. Bu bağlamda yoğun kullanıcıya sahip kamusal alanların kullanımında da ciddi değişiklikler gözlenmektedir. Bu çalışmada, salgının kamusal alanlardaki etkisi incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Kasım 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 16 Sayı: 2 |