Amaç:
Metabolik Sendrom (MetS) insülin direncinin belirgin rol oynadığı ve metabolik
anormalliklerin kümelendiği bir tablodur. Bu çalışmanın amacı benign ve malign
nodüler tiroid hastalığı olanlarda metabolik sendrom ve bileşenlerini
değerlendirmektir.
Gereç
ve yöntem: Dörtyüzotuz ötiroid benign nodüler ve 370 ötiroid malign
nodüler tiroid hastalığı olan toplam 800 hasta metabolik sendrom ve bileşenleri
yönünden incelendi. MetS parametrelerinin yanı sıra insülin düzeyleri ve
homeostasis model assessment- IR (HOMA-IR) ile hesaplanan İD seviyeleri
değerlendirildi.
Bulgular:
Çalışmaya alınan 800 hastanın %59,8’inde metabolik sendrom saptandı. Benign ve
malign nodüler tiroid hastalığı olan gruplar arasında metabolik sendrom sıklığı
açısından anlamlı fark saptanmadı (benign nodüler grupta % 61,4, malign nodüler
grupta % 57,8, p>0,05). Metabolik sendrom bileşenleri incelendiğinde en çok
yüksek bel çevresi değeri (%65), ikinci sıklıkta düşük HDL kolesterol düzeyi
(%64,8) ve en az da yüksek kan şekeri değeri (%30,8) olduğu saptandı. Benign ve
malign nodüler tiroid hastaları ayrı ayrı incelendiklerinde ise benign grubun
MetS bileşen dağılımı genel ortalama ile benzer sıklıkta olup, malign grubun
MetS bileşen dağılımında en sık düşük HDL kolesterol düzeyi (%71,9), en az ise
kan basıncı yüksekliği (%26,2) olduğu bulundu. Benign ve malign nodüler tiroid
hastaları arasında insülin düzeyleri ve insülin direnci açısından anlamlı fark
saptanmadı.
Sonuç:
Sonuçlar nodüler tiroid patolojisi olan hastaların, nodüler tiroid hastalığı olmayanlara
göre anlamlı olarak artmış metabolik sendrom prevalansına sahip olduklarını
göstermektedir. Ancak benign ve malign noduler gruplar arasında MetS bileşen
dağılımı açısından fark saptanmamıştır.
Metabolik sendrom insülin direnci tiroid nodül benign malign
Purpose: Metabolic syndrome (MetS) is
a condition harboring a group of metabolic abnormalitieswhere
insulin resistance (IR) plays a major role. The aim of our study is to evaluate
MetS and its components in patients with benign and malignant nodular thyroid
disease (NTD).
Materials and methods: A
total of 800 patients (430 euthyroid benign nodular and 370 euthyroid malignant
NTD) were analyzed for MetS and its components. Serum insulin levels and IR estimated
by homeostasis model assessment (HOMA-IR), as well as other MetS parameters
were evaluated.
Results: Metabolic syndrome was
detected in 59.8% of 800 patients. There was no significant difference between
benign and malignant NTD groups related to the prevalence of the MetS (61.4% in
benign nodular group, 57.8% in malignant nodular group, p>0.05). The most common MetS component was abdominal obesity
(65%), followed by low HDL-C level (64.8%), and high blood glucose level
(30.8%). When patients with benign and malignant NTD were evaluated separately,
the occurrence of the MetS components were found in similar frequency in the
benign group compared to the overall average. In the malignant group, it was
determined that low HDL-C level was the most common and high blood pressure was
the least common component. There was no significant difference between benign
and malignant NTD groups in terms of insulin levels and HOMA-IR.
Conclusions: The results suggest
that patients with NTD have significantly increased MetS prevalence compared to
patients without NTD. However, there was no significant difference between
benign and malignant NTD in this respect.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Endokrinoloji |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2019 |
Gönderilme Tarihi | 26 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 30 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 12 Sayı: 3 |