Veba, yaşadıkları coğrafya itibariyle Müslümanların sık karşılaştığı bir hastalıktır. Bu yüzden İslâm uleması vebayı farklı yönlerden ele alan birçok eser kaleme almıştır. Bunlardan bazıları makâme tabir edilen tarzda olup vebayı edebî bir dille ve genellikle bir kurgu içinde aktarmaktadır. Bu makalede bahsi geçen yapıtlar bütüncül bir yaklaşımla ele alınmış, ortak noktalar ve müelliflerinin veba algıları tespit edilmeye çalışılmıştır. Öte yandan vebayı konu edinen ilmî risalelerin makâmelerle olan etkileşimleri de incelenmiştir. Bu anlamda mezkûr eserlerden hareketle yüzyıllar öncesinde yaşanan salgın dönemleriyle günümüz arasında bağlantılar kurulmak istenmiştir. Bu çalışmanın dünyanın COVİD-19 ile mücadele ettiği bu süreçte faydalı olacağı ve farklı bakış açıları kazandıracağı düşünülmüştür. Özellikle makâmelerin İslam dünyasında geçmiş dönemde yaşanan veba tecrübelerini resmetmeleri günümüz Müslümanları açısından kayda değer görülmüştür. Çalışmada, ’Îdîzâde’nin Ayasofya makâmesi üzerinde özellikle durulmuştur. Çünkü anadili Türkçe olan bir Osmanlı âliminin Arap edebiyatının zirve isimlerinden olan Harîrî’ye öykünmesi kanaatimizce kıymetlidir. Ayrıca bu makâme diğerlerinden farklı olarak klasik tarzı yansıtması ve 18. Yüzyıl başlarında İstanbul’daki veba algısına ve İstanbul hayatına ışık tutması yönüyle sağlık, ilim ve kültür tarihimiz açısından önemlidir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2021 |
Gönderilme Tarihi | 11 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |