Kelam, ismine kaynaklık teşkil eden cedeli ve nazari yönteminden öte ilahiyat, nübüvvet ve semiyyât olarak belirlenen usûl-ü selâse ile dînî kimliği öne çıkan bir ilimdir. Kelam sahip olduğu dînî ve şer’î karakterini, temelini oluşturan ve ana konuları olan bu üç esasa borçludur. Nitekim Kelam ilmine verilen “Usûlü’d Dîn” adlandırması onun dînî bir ilim olduğunu göstermesi yanında diğer dînî ilimler arasında asıl konumunda olduğuna da işaret etmektedir. Ancak Kelamın tarihsel süreçte dînî/İslamî olma vasfını ne kadar koruduğu, dînî temel öncüllerine ne kadar bağlı kaldığı meselesi, üzerinde durulması gereken bir konudur. Hem dinin savunucusu hem de diğer dînî disiplinlerin kurucusu olarak tanımlanan bir ilmin metodik sistemi ait olduğu dînî, teolojik sistemden ziyade, doğaya ve felsefî düşünceye ait argümanların içeriğine göre şekilleniyorsa bu ilme yüklenen misyonun ne oranda geçerli olduğu veya bunun ne kadar korunduğu yeniden sorgulanmalıdır. Eş’arî kelamının sosyo-kültürel ve bilimsel etkenlere bağlı dönüşümsel seyrine bakıldığında Kelam tabii ve felsefî açıdan gelişmesine rağmen dînî açıdan kendi köklerinden uzaklaşmıştır. Nitekim Gazali öncesi süreçte Kelam içerik ve yöntemiyle bir tür tabiat teolojisi konumunda iken Gazali’den sonra ortaya çıkan gelenekle felsefî ve metafizik bir teoloji konumuna gelmiştir
Kalām was formed as science in the light of jadal (dialectics) and naẓar (theoretical methods). It also includes three essential elements known as divinity, propethood and samiʿyyāt (eschatalogy). Owing to this, Kalām may be defined as religious science. In other words, the religious and legal (sharʿiy) characteristics of Kalām owes its existence to these ‘three foundations’ which were the subject study for the Kalām. In addition to this, Kalām was also called as ‘Uṣul al-Dīn’ (essentials of religion). Therefore, it may not be wrong to say that it secures its main position among other religious sciences. However, it is important to highlight that how and to what extent kalām remained as ‘Islamic and religious science’ in its historical development. To be more precise, at the outset, kalām is considered as ‘defender of religion’ and ‘founding father’ of religious sciences. Later, it started to deal more heavily with positive and philosophical arguments rather than religious and theological ones. Therefore, authenticity of Kalām’s fundamental mission and how it secured its main functions are needed to reconsider to ensure its validity. al-Ashʿarite theology went through great progress in relation to positive and philosophical arguments during its socio-cultural and intellectual development. As a result, it may not be wrong to say that Ashʿarite theology continued to exist distant from its religious roots. As a matter of fact, it can be observed that kalām had its progress towards natural theology prior to al-Ghazzālī. Later, kalām as science transformed into philosophical theology during post al-Ghazzālī period.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 2 Eylül 2014 |
Gönderilme Tarihi | 2 Eylül 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 2 |