Türk toplumunun batıya yönelmesi uzun tarihsel
bir süreci içine alır. Yenilikler önce askeri alanda meydana gelir. Sonra da sosyo
- kültürel alanlarda görülmeye başlar. Yeni düşünce akımları edebiyatımıza
girer. Aynı zamanda ilk filozoflarımız olan edebiyatçılarımız tarafından bu
düşünce akımları geliştirilir. Edebiyatçılarımız bizim ilk filozoflarımız,
sosyolog ve psikologlarımız hüviyetindedirler. Tanzimat olarak adlandırdığımız
Edebiyat-ı Cedide döneminde başlayan batılılaşma cereyanı ise daha sonraki
dönemlerde de artarak devam eder. Türk edebiyatı, Tanzimat döneminin özellikle
ilk yıllarından itibaren pozitivist düşüncenin yanında yer alacaktır. Mustafa
Reşit Paşa’nın Auguste Comte’a cevabını bir mektup şeklinde değil özellikle
eğitim alanında ve diğer kurum ve kuruluşlarda gerçekleştirilen yeniliklerde
aramak gereklidir. 19. Yüzyılın özellikle ikinci yarısından sonra hakikati
ilmin verilerinde arayan bir nesil vardır. Bu nesil, ruhu ilimle beslenen yeni
bir nesildir. Auguste Comte’un ortaya koyduğu pozitivizmin edebi açıdan en
önemli temsilcisi Hippolyte Taine’dir. Türk edebiyatında özellikle 19. Yüzyılın ikinci yarısından 20. Yüzyılın başlarına
kadar Taine’in nazariyesi ve edebiyat anlayışı etkilidir. Bu etkinin 20. Yüzyılın ikinci yarısında da
azalarak devam ettiğini söylemek mümkündür. Bu makalede topluma dönük eleştiri
metodundan yararlanılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 31 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 35 |