Yunan filolojisine önemli katkılarının yanında Sencer Şahin
arkeolojiye atfedilen çarpık konuma ve onun Türkiye’de yanlış algılanmasına
hayıflanırdı. Yazarın bunu akılda bulundurarak Sencer Şahin’in aziz anısına
sunduğu makalesi tarih yazımı, felsefe, arkeoloji ve filoloji gibi tümü de
tamamen Batı’da doğmuş ve gelişmiş, ardından Türkiye de dahil tüm dünyaya
yayılmış bilim dallarıyla yakından ilintilidir. Bütün bu sosyal bilimler
istisnasız bir şekilde Hristiyanlığın ve Avrupa'nın dini ve etik değerlerinin
gölgesi altında ortaya çıkmışlardır. Dolayısıyla tarihsel ve arkeolojik
araştırmaların yöntemleri, beklentileri ve yorumları da tek başına bu iki temel
değer tarafından koşullanmıştır. Tarihsel ve arkeolojik verilerin maddi ve
sanal talanının yakından incelenmesi, söz konusu verilerin "İncil ve
Homeros ne kadar da haklıymış" sloganına hizmet ettiklerini açıkça
göstermektedir.
Makale
Avrupalı algılama biçimi, bunu kendilerine mal etmemiş veya
değerlendirmeleriyle kendi standartlarını ortaya koyma becerisine sahip olmayan
Üçüncü Dünya ülkelerinde sorgusuz sualsiz uyarlandığında ne gibi tuhaflık,
çelişki ve çarpıklıkların ortaya çıkabileceğini incelemektedir. Bu noktada adı
geçen bilimlere Batılı bakış açısından yaklaşan, tarihleme, yorumlama ve yağma
yöntemleri gibi öznel sonuçlarını ortaya koyan ve onları Hristiyan olmayan
(çoğunlukla Doğulu) ülkelere ihraç eden oryantalistlerin rolü önem arz eder.
Geçmiş kültürlerin mirasından sadece Judeo-Hıristiyan tarih yazımı aslan payını
aldığından, bir zamanların kültür beşiği olan coğrafyanın insanları için geriye
hiçbir şey kalmamaktadır. Solan kültürlerin yaratıcıları ile modern etnisiteler
arasında kurulan rahatsız edici bir ayrıcalık da söz konusudur. Yazara
göre bütün bu gelişmeler kitleleri bir ikileme sürüklemekte ve bu halklar
yabancılar karşısında kaybettiklerini, onlar tarafından dolandırılarak kültürel
miraslarının ellerinden alındığını hissetmektedirler. Yazar bu durumun onları
ya eski eserleri tamamen inkar etmeye ya da geçmiş kültürlerle abartılı ve
bilim dışı fikirler aracılığıyla kurgusal bağlantılar kurmaya ittiğini
göstermektedir. Türkiye’de her türlü çarpıklık ve tuhaflığın yanı sıra
diğer tüm “tarih bilimleri” arasında tek başına arkeolojiye başat rol
verilmesi şeklinde tezahür eden özel bir gariplik söz konusu olduğunu düşünen
yazar geçtiğimiz yıllarda Troia arkeolojisi etrafında döndürülen oryantalist
dolapların ürettiği, uyarı mahiyetindeki skandalları makale kapsamında
etraflıca tartışmaktadır.
Tarih yazımı Oriyentalizm Eski Anadolu uygarlıkları Arkeoloji Türkler Troia arkeolojisi Eskiçağ uygarlıklarının talan edilmesi
Historiography Orientalism Ancient Anatolian civilisations archaeology Turks Tro¬jan Archaeology spoil of ancient civilisations
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: Suppl. 1 |