Günümüzde fiziksel model, dijital çağdaşlarıyla birlikte mimarlık pratiğinin kullandığı etkin tasarım araçlarından biri olmayı sürdürür. Özellikle, müdahale edilebilir yapıları ile tasarım fikirlerinin deneysel bir düzlemde incelenebilmesini sağlayan çalışma maketleri, mekânsal olasılıkların fark edilmesine ve belgelenmesine olanak verir. Makalenin amacı, çalışma maketlerinin potansiyellerini, maketi oluşturan parçaların fiziksel dönüşümünün arketip kavramı ile çerçevelendiği kuramsal bir yöntemle ele almaktır. Makalede kullanılan arketip kavramı, maketin parçalarının temsil ettiği mimari elemanları mekânsal deneyimler üzerinden tanımlayarak birden fazla fizikselliğin bu tanımı karşılayabildiği bir çokluğa işaret etmektedir. Bu çokluğun mimari tasarım açısından önemini keşfedebilmek üzere, mimarlık pratiği içinde yer alan tasarım süreçlerinde üretilen çalışma maketleri, maketlerin biçim ve ölçek bilgilerine odaklanan bir yöntem ile biçimsel olarak analiz edilmektedir. Eisenman’a ait Karton Mimarlığı ile, OMA’nın Y2K Evi ve Casa de Musica yapısını olarak belirlenen iki vaka bünyesinde üretilmiş çalışma maketlerinin kullanıldığı bu analizlerde, arketipik yapıdaki çalışma maketlerinin tasarım sürecinde üretilen mekansal olasılıkların çeşitlendirilmesindeki rolü belirlenmeye çalışılmaktadır. Arketipik yapının, çalışma maketinin dönüşümü ile ortaya çıkan mekansal olasılıkları, akrabalıkları izlenebilen tasarım türevleri haline getirdiği ve bu türevler arasında biçimsel benzerlikler üzerinden tanımlanabilen bir ilişkisellik kurulmasını sağladığı görülmektedir.
Mimari tasarım çalışma maketleri mimari arketipler biçim gramerleri form
Today, the physical model, along with its digital contemporaries, remains one of the most effective design tools used by architectural practice. In particular, working models, which enable design ideas to be examined on an experimental plane with their interventional structures, allow spatial possibilities to be realized and documented. The aim of the article is to address the potentials of working models through a theoretical method in which the physical transformation of the constituent parts of the model is framed by the concept of archetype. The concept of archetype used in the article defines the architectural elements represented by the parts of the model through spatial experiences, indicating a multiplicity where more than one physicality can meet this definition. In order to explore the importance of this multiplicity in terms of architectural design, the working models produced in the design processes within the architectural practice are analyzed formally with a method focusing on the form and scale information of the models. Using working models produced in two cases, Eisenman's Cardboard Architecture and OMA's Y2K House and Casa de Musica, this analysis attempts to determine the role of archetypical working models in diversifying the spatial possibilities produced in the design process. It is seen that the archetypical structure transforms the spatial possibilities that emerge with the transformation of the working model into design derivatives whose kinship can be traced and establishes a relationality between these derivatives that can be defined through formal similarities.
Architectural design working models architectural archetypes shape grammars form analysis
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimari Tasarım |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 28 Mart 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 16 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License