Artık değişen bir
dünyada, kentsel ölçekli sürdürülebilirlik ve dirençlilik kavramlarını toplu
olarak yeniden gözden geçirme zamanı geldi de geçiyor bile. Politik
tartışmalarda sürdürülebilirliğin sürdürülmesi, aşırı karmaşıklık, radikal
belirsizlikler ve benzeri görülmemiş bir değişim/dönüşüm ile karakterize edilen
bir dünya yaratan Antroposen gerçeği görmezden gelme noktasının çok ötesine
geçmiş durumda. Böyle bir dünyada sadece “sürdürülebilirlik ve dirençlilik”
hedefi olarak bile olsa, bu kavramları tanımlamanın bile mümkün olmadığı
gerçeği ile yüzleşmemiz şart görünüyor.
Farklı uzmanlık
kürelerinde, farklı yorum ve tanımlara sahip iki soyut ve karmaşık kavram olan
dirençlilik ve sürdürülebilir gelişme/kalkınma kavramları bir araya geldiğinde
yeterince karmaşıkken, kapsama alanına kentsellik ve insanın
baskınlığı/egemenliği anlamında Antroposen Çağı girdiğinde daha da kaotik bir
durum ortaya çıkmaktadır. Antroposen, yalnızca antropojenik bir değişim dönemi
değildir, dünyamız ve yaşadığımız gezegen hakkında yeniden düşünmemiz
gerektiğini anlatan bir kavramdır ve gelişim/dönüşüm için derin etkileri
vardır.
Kentsel ve
bölgesel ölçekte, dirençlilik tanımlayıcı bir kavram olarak bir kentsel
sistemin dinamik özellikleri ve uyum sağlama kapasitesi hakkında fikir
verirken, sürdürülebilirlik normatif bir kavram olarak, nesiller arası ve
nesiller-ötesi (trans-generational) adaletin temel fikirlerini ortaya koyar. Bu
çalışmada dirençlilik, kentsellik ve sürdürülebilir gelişme/kalkınma arasındaki
iç içe, yan yana ve üst üste sistemik ilişkilerden hareketle, ekolojik ve
sosyo-ekonomik iki doğal sermaye stoğunun, insan refahını tamamlayan ve artıran
ekosistem hizmetlerinin sunduğu bir kurama dayanarak, ekolojik-sosyo-ekonomik
sistemin ve epistemolojik yapının dinamikleri ve sürdürülebilirlik koşulları
karşılaştırılmaktadır.
Sistemin belirli bir durumunda dirençliliğin
sürdürülebilir gelişme ve kalkınma için hem gerekli hem de yeterli olduğunun,
dirençliliğinin yeterli, ancak gerekli olup olmadığının, dirençliliğinin gerekli,
ancak yeterli olup olmadığının ve sistemin dirençliliğinin sürdürülebilir
kalkınma için ne gerekli ne de yeterli olup olmadığının çözümlemelerinin
yapılacağı bu çalışmada, ekolojik-sosyo-ekonomik sistemlerin ve epistemolojik
yapının kentsel sürdürülebilirlik yönetimi için stratejiler ve politikalar
tasarlanırken sistemin mevcut durumunun dirençliliğinden daha fazla kriterin
dikkate alınması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dirençlilik Kentsellik Sürdürülebilir Gelişme Kalkınma Antroposen
In a changing world,
it is time to reconsider the concepts of the sustainability and the resilience
in urban scale. Anthropocene truth, which creates a world characterized by
sustained sustainability in political debates, extreme complexity, radical uncertainties
and unprecedented change/ transformation, has gone far beyond the point of
ignoring. In such a world, even if it is only the goal of sustainability and
resilience. So, it seems necessary to confront the fact that it is not even
possible to define these concepts.
Different spheres of
profession, while two abstract and complex concepts with different
interpretations and definitions are sufficiently complex when the concepts of
resilience and sustainable development come together, an even more chaotic
situation arises when the age of Anthropocene enters urbanism and dominance of
human. The Anthropocene is not only an anthropogenic period of change, it is a
concept that tells us to rethink about our world and the planet we live in, and
has profound implications for development / transformation.
At the urban and
regional level, resilience as a descriptive concept gives an idea of the
dynamic characteristics and capacity of adaptation of an urban system, while
sustainability is a normative concept, presenting the basic ideas of
inter-generational and trans-generational justice. In this study,
interdependent, intermittent and overlapping systemic relations between
resilience, urbanism and sustainable development, the ecological and
socio-economic ecosystem services complement the ecological and socio-economic
system and the epistemological structure and the dynamics of sustainability.
In
this study, in a particular case where the resilience of the system is both
necessary and sufficient for sustainable development and development, its
resilience is sufficient, but necessary, its resilience is necessary, but
sufficient, and the resilience of the system is neither necessary nor
sufficient for sustainable development. When designing strategies and policies
for urban sustainability management of ecological-socio-economic systems and
epistemological structure, it is concluded that more criteria should be taken
into consideration then the resilience of the existing system.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Kabul Tarihi | 19 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 2 |