The differences of opinion among Muslims after the death of the Prophet (pbuh) deepened over time, and as a result, political and theological sects and factions emerged. Each of the sects and factions formed as a result of these differences of opinion differed from the others with the ideas they put forward on certain issues. Some scholars within a sect also distinguished themselves from other scholars due to their contributions to the sect they belonged to, their systematisation of the sect's ideas, the works they wrote, and their dissemination among Muslims. Hakīm al-Samarqandī also played an important role in the development and systematisation of the belief of Ahl al-Sunnah and the Hanafī-Māturīdī understanding with his scholarly works, especially his work al-Sawādu al-a'zam. The fourth century of Hijri, the period in which al-Hakīm al-Samarqandī lived, was a century in which Islamic sciences matured, systematised and institutionalised. In this century, very valuable studies were carried out in almost all Islamic sciences and very valuable works were written. At the same time, this period is also a very important period especially in terms of the theological sects. This is because the founders of the Ash'ariyya and Māturīdiyya sects, Abū al-Ḥasan al-Ash'arī (d. 324/935-36) and Abū Mansūr al-Māturīdī (d. 333/944), lived in this century and established the two major theological sects of the Ahl al-Sunnah school in this century. Hakīm al-Samarqandī (d. 342/953), a contemporary of Imam al-Ash'arī and Imam al-Māturīdī, was an important Ahl al-Sunnah scholar who was commissioned by the Emir of Sāmānī to write a work in order to prevent the spread of bid'ah and superstition, to gather Muslims around a sound creed, and to eliminate deviant ideas by spreading the belief of Ahl al-Sunnah. The Sāmānids, who ruled in Māverānayn and Khorasan in the third and fourth centuries of the Hegira, between 819 and 1005 AD, were an Islamic dynasty. The Samanid emirs made significant contributions to the spread of Islam and the development of Islamic sciences in the lands they ruled, and they also fought against non-Muslims. Samarqandī's work, known as al-Sawād al-a'zam, which he wrote in order to give a general description of the belief of Ahl al-Sunnah, is a very valuable work that pioneered the formation of the Māturīdī school of thought as well as being a Hanafī faith. This work, which Samarqandī presented to the Samanid emir, was accepted as an official catechism during the Samanid period and was taught in madrasas. The Khārijīs, who emerged first among the Islamic sects, have been the focus of debates throughout history, both because of their opposition to Prophet 'Ali and because of their understanding of faith, accusing those who commit major sins and even other Muslims who do not think like them of disbelief. Considering the period in which al-Samarqandī lived, it is understood that this work was compiled in order to determine the framework of Hanafism against some other religious movements, especially Mu'tazila, Khārijiyya and Shī'a, which are considered as bid'ah and outside the line of Ahl al-Sunnah. This work of al-Hakīm al-Samarqandī, which influenced the life of science and thought of the Islamic society, also contributed significantly to the development and spread of Hanafī-Māturīdī thought. In this study, we will try to reveal al-Hakīm al-Samarqandī's criticisms of the Khārijīs on the axis of al-Sawādu al-a'zam.
History of Sects, Ahl al-Sunnah, Kharidjites, al-Hakim al-Samarqandi, Al-Savad al-A'zam
Hz. Peygamber’in vefatından sonra Müslümanlar arasında yaşanan fikir ayrılıkları, zamanla derinleşmiş ve bunun sonucunda siyasî ve itikâdî mezhepler ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Bu fikir ayrılıkları sonucunda oluşan mezhep ve fırkaların her biri belli konularda ileri sürdükleri fikirlerle diğerlerinden ayrılmıştır. Bir mezhep içerisindeki bazı âlimler de bağlı bulundukları mezhebe katkıları, mezhebin fikirlerini sistemleştirmeleri, kaleme aldıkları eserleri ve Müslümanlar arasında yaygınlaşmasını sağlamaları gibi nedenlerle diğer âlimlerden temayüz etmiştir. Hakîm es-Semerkandî de ilmî çalışmalarıyla ve özellikle kaleme aldığı es-Sevâdu’l-a’zam adlı eseriyle Ehl-i Sünnet inancının ve Hanefî-Mâtürîdî anlayışın gelişmesinde ve sistemleşmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Hakîm es-Semerkandî’nin yaşadığı dönem olan hicrî dördüncü asır, İslâmî ilimlerin olgunlaştığı, sistemleştiği ve kurumsal hale geldiği bir asırdır. Bu asırda hemen bütün İslâmî ilimlerde çok kıymetli çalışmalar yapılmış ve çok değerli eserler kaleme alınmıştır. Aynı zamanda bu dönem, özellikle itikâdî mezhepler açısından da çok mühim bir dönemdir. Zira, Eş’ariyye ve Mâtürîdiyye mezhebinin kurucuları Ebû’l-Hasan el-Eş’arî (ö. 324/935-36) ve Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944) bu asırda yaşamışlar ve Ehl-i Sünnet ekolünün iki büyük itikâdî mezhebini bu asırda kurmuşlardır. İmam Eş’arî ve İmam Mâtürîdî ile çağdaş olan Hakîm es-Semerkandî (ö. 342/953) de yaşadığı asırda, bid’at ve hurafelerin yaygınlaşmasını önlemek, Müslümanları sağlam bir akîde etrafında toplamak ve Ehl-i Sünnet itikadını yaygınlaştırarak sapkın fikirleri ortadan kaldırmak için Sâmânî Emîri tarafından bir eser kaleme almak üzere görevlendirilmiş olan önemli bir Ehl-i Sünnet âlimidir. Hicrî üçüncü ve dördüncü asırlarda, Miladî 819-1005 yılları arasında Mâverâünnehir ve Horasan’da hüküm süren Sâmâniler bir İslâm hanedanlığıdır. Sâmânî emirleri hüküm sürdükleri topraklarda İslâm dininin yayılmasına ve İslâmî ilimlerin gelişmesine önemli katkıları olmuş, aynı zamanda gayr-i müslimlere karşı da mücadele etmişlerdir. Semerkandî’nin, Ehl-i Sünnet inancınının genel bir tasvirini yapmak maksadıyla kaleme aldığı es-Sevâdu’l-a’zam adıyla meşhur olan eseri de Hanefî akâidi olmakla birlikte Mâtürîdî düşünce ekolünün teşekkülüne de öncülük etmiş çok kıymetli bir eserdir. Semerkandî’nin Sâmânî emirine takdim ettiği bu eser, Sâmânîler döneminde resmî ilmihal olarak kabul edilmiş ve medreselerde okutulmuştur. İslâmî fırkalar arasında ilk olarak ortaya çıkan Hâricîler de gerek Hz. Ali’ye muhalefet etmeleri, gerekse iman anlayışları nedeniyle, büyük günah işleyen kimseleri, hatta kendileri gibi düşünmeyen diğer Müslümanları küfürle itham eden yaklaşımlarıyla, tarih boyunca tartışmaların odağı olmuştur. Semerkandî’nin yaşadığı süreç göz önüne alındığında bu eserin, Mu’tezile, Hâriciyye ve Şîa başta olmak üzere bid’at olarak nitelendirilen ve Ehl-i Sünnet çizgisi dışında kabul edilen diğer bazı dinî akımlara karşı, Hanefîliğin çerçevesini belirlemek amacıyla telif edildiği anlaşılmaktadır. Hakîm es-Semerkandî’nin İslâm toplumunun ilim ve düşünce hayatına etki eden bu eseri, Hanefî-Mâtürîdî düşüncenin gelişmesine ve yayılmasına da önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Bu çalışmamızda, Hakîm es-Semerkandî’nin Hâricîler’e yönelik eleştirilerini es-Sevâdu’l-a’zam ekseninde ortaya koymaya çalışacağız.
Mezhepler Tarihi, Ehl-i Sünnet, Hakîm es-Semerkandî, Hâricîler, Sevâdü'l-A'zam
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İslam Mezhepleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 24 |