In the Qur'an, it is stated that there is no vakīl except for Allah and that Allah is the best vakīl. On the other hand, It is mentioned that the Prophet was not vakīl. This study, it is aimed to reveal the meaning of the concept of vakīl in the context of prophecy in the Qur'an. First of all, the meaning of the word vakīl and how God's vakīl is interpreted in tafsir sources are revealed. The verses mention that the Prophet was not vakīl, are generally understood that he must not compel refusers of the message. However, it has been seen in the sources that the concept has been interpreted with different meanings. Accordingly, the prophet cannot cause benefit or harm. In conclusion, considering these comments, the prophet is not the vakīl of Allah. Therefore, it does not have the power to force people to accept the message. On the other hand, he is not a vakīl of people. The verses in the Qur'an mentioning that Allah is an absolute vakīl and must been rejected of the adjective of vakīl on the Prophet points to the limits of the prophecy with the emphasis of tawhid.
Kur’ân-ı Kerim’de Allah’tan başka vekîl olmadığı ve vekîl olarak Allah’ın yeteceği beyan edilmektedir. Diğer taraftan pek çok ayette Hz. Peygamber’in vekîl olmadığı zikredilmektedir. Bu çalışmada bütüncül bir yaklaşımla Kur’an’da vekîl kavramının anlam alanını ortaya koyarak kavramın anlaşılmasına katkı sağlamak amaçlanmıştır. Öncelikle vekîl kavramı, kök anlamı ve dildeki kullanımları ile ortaya konulmuş ve tefsir kaynaklarında kavramın nasıl yorumlandığı izah edilmiştir. Buna göre Hz. Peygamber’in vekîl olmadığını beyan eden ayetler, Allah’ın mutlak manada vekîl olduğunu beyan eden ayetlerle birlikte değerlendirilmiştir. Hz. Peygamber’in vekîl olmadığını beyan eden ayet-i kerimeler, genel olarak risâlet görevini yerine getirirken zorlayıcı olmaması gerektiği anlamı ile bilinmektedir. Bütüncül olarak bakıldığında Hz. Peygamber, Allah’ın vekîli değildir. Bu sebeple insanları tebliği kabul etmeye zorlama gibi bir gücü yoktur. Öte yandan Allah karşısında inkârcıların vekîli de değildir. Bu anlamda bir yetki ve sorumluluğu olmadığından ne Allah’tan gelecek bir zararı giderebilir ne de onlar için bir fayda sağlayabilir. Sahip olmadığı bu sıfatlar sebebiyle vekaletin Hz. Peygamber’den nefyi, bu sıfatların asıl sahibinin Allah olduğunu ve Allah’ın kendisine vekil tayin etme gibi bir acziyetten müstağni olduğunu beyan etmektedir. Bu bağlamda Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygamber’den vekîlliğin nefyedilmesi, tevhid vurgusu ile risâletin sınırlarına dikkat çekmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ekim 2021 |
Gönderilme Tarihi | 31 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 8 |