A space, defined as a place where all beings
live, means a lot for mankind because they have been living in a space and they
have been in an effort to shape it since their existence. Although geography,
natural and historical events, political and economic reasons, advances in
science, new inventions and technological developments have caused changes in the
relationship of mankind and space since the beginning, they haven’t been able
to change the relationship between mankind and space. As Michel Foucault points
out in his theoretical work titled “Of Other Spaces”, the concept of space is
different in the medieval age, renaissance and modern era. The post-modern era
should also be included. It is seen that Sabahattin Ali, one of the important
figures of the modern Turkish literature, depicts the space as closed-narrow
and open-wide in his narratives and stories. Prisons are closed-narrow spaces
built by the state authority. Sabahattin Ali somehow ended up in prison and
experienced the life in these places. This paper tries to explain the way
Sabahattin Ali, who is considered as one of the important figures of the
Turkish literature and produced works in various genres such as novel, story,
and poetry, depicts the space in general and the prison in particular, and the
way he reflects these places, he somehow ended up in, in his works by means of
examples.
Bütün varlıkların üzerinde yaşadığı yer olarak
tanımlanan mekân, insan için de çok şey ifade etmektedir. Çünkü insanoğlu var
olandan beri bir mekân üzerinde yaşamakta ve ona şekil verme uğraşı içinde
bulunmaktadır. Başlangıçtan bugüne kadar coğrafya, doğal ve tarihsel olaylar,
siyasi ve ekonomik sebepler, bilimdeki gelişmeler, yeni icatlar ve teknolojik
gelişmeler insanoğlunun mekânla ilişkisinde zamanla değişikliklere sebep olsa
da insan - mekân ilişkisini değiştirememiştir. Michel Facoult’un “Başka
Mekânlara Dair” adlı kuramsal eserinde de işaret ettiği gibi Ortaçağda,
Rönesans’ta ve sonrasında modern dönemde mekân anlayışı farklıdır. Hatta buna
post-modern dönemi de eklemek gerekir. Modern Türk edebiyatının önemli
simalarından Sabahattin Ali’nin genelde anlatılarında özelde ise öykülerinde,
mekânın kapalı - dar ve açık-geniş şekilde kullandığı görülür. Mahpushane
devlet otoritesi ile inşa edilmiş kapalı - dar mekânlardır. Sabahattin Ali şu
ya da bu sebeple hapse düşmüş ve bu mekânları deneyimleyerek yaşamış birisidir.
Bu makalede roman, öykü, şiir gibi farklı türlerde eserler vermiş Türk
edebiyatının önemli isimlerinden Sabahattin Ali’nin öykülerinde genelde mekân,
özelde ise hapishane konusunun nasıl işlendiği, yazarın bir şekilde kaldığı bu
mekânların eserlerine nasıl yansıdığı örneklerle açıklamaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 - RumeliDE 2019.Ö5 - II. Rumeli [Dil, Edebiyat, Çeviri] Sempozyumu Bildirileri |