Joseph Conrad’ın Altın Ok ve Halide Edip Adıvar’ın Handan isimli eserlerinde 19. yüzyıl sonu Avrupa ve Geç Osmanlı
toplumlarında kadının rolü ve kadın öznenin kurgulanması açısından dikkat
çekici benzerlikler vardır. Hem Rita hem
de Handan onları obje olarak algılayan ve buna göre davranan toplumlarda
kendilerini müstakil özneler olarak tesis etmekte zorluk çekerler. “Yeni Kadın”
olarak bireysel kimliklerini vurgulamak isteyen Rita ve Handan, çoğunluğun
takip ettiği yoldan çıkarak kadınları ötekileştiren ataerkil yapılara açık bir
şekilde meydan okurlar. Yine de, toplumlarının onlara dayattığı geleneksel
kadın rolleri ve arzu ettikleri otantik, sabit olmayan kimlik arzuları arasında
sıkışıp kaldıkları için içsel çalkantı hissederler. Rita görece olarak daha
fazla kendi seçimleri doğrultusunda yolunu çizebilirken, Handan kurtuluşu ancak
ölümde bulur. Bu anlamda Handan, kendini yetersiz ve çaresiz bir kurban olarak
görmeyi bırakıp, kendini bütünüyle kabul edip saygı duymasını mümkün kılacak
hayati değişim sürecini gerçekleştiremez. Bu makalede, Rita ve Handan
karakterlerinin temsil ettiği “Yeni Kadın” tiplemesi karşılaştırmalı bakış
açısıyla incelenerek, bu kişilerin dönemlerinin baskın cinsiyet normları ve
söylemlerini ne ölçüde içselleştirip, bunlara ne ölçüde meydan okudukları
tartışılacaktır.
There are striking resemblances regarding the
role of women and the constitution of the female subject in European and late
Ottoman societies at the turn of the century as represented in Joseph Conrad’s The Arrow of Gold and Halide Edip Adıvar’s
Handan. Both Handan and Rita struggle
to establish themselves as independent subjects in societies where they are
basically perceived and treated as objects. Seeking to assert their individual
identities as “New Women”, Rita and Handan stray from the well-trodden path and
openly challenge patriarchal structures that marginalise women. Yet, they are
also torn by inner turmoil that results from the conflict between traditional
female roles their society expects them to play and their desire for an
authentic, fluid identity. Whereas Rita is able to exercise relatively more
agency and ends up following her own path in the end of the novel, Handan can
only find release in death. Thus, Handan fails to make the vital
transformational shift from seeing herself as the helpless victim and as not
good enough to deeply honoring and respecting herself as a whole. In what
follows, I comparatively examine Rita and Handan as discursive constructions of
the New Woman in fiction and examine ways in which the New Woman protagonists
in these novels internalise or challenge dominant gender norms and discourses
of their milieu.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 16 |