Düşlenen, idealize edilen bir yeri ifade eden ütopya, edebiyata Thomas More’un 1516 yılında yazdığı Utopia isimli eseriyle yeni bir tür olarak girer. İnsanın hoşnut olmadığı bir zaman ve mekânda hayalini kurduğu “olmayan yer” manasındaki ütopyanın karşıladığı kavramlar her zaman olumludur. Arzulanan mutluluğa ulaşma yeri olan ütopya, umudu ve olumlu hisleri hedefleyen yapısıyla aslında karşıtı olan distopyaya da öncü olur. Her ne kadar karamsarlık ve umutsuzluk kavramlarını çağrıştırsa da distopya aslında ütopya temelli bir türdür. Geleceğe dair hayaller ne kadar olumlu şekilde kurgulansa zamanla olumsuz neticelerin alınması distopyanın ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Hayalin zamanla gerçeğe evrilmesi ütopyanın distopyaya dönüşmesine yol açar. Toplumsal süreçte sosyolojik ve psikolojik bir çöküşün yaşandığı distopyalarda geçmişe özlem önemli bir özelliktir. Dünya edebiyatında birçok örneği bulunan distopya türünün, çağdaş Türk romanında önemli temsilcilerinden biri de Gülayşe Koçak’tır. Yazarın 2002 yılında yazdığı Topaç isimli romanı düzen sağlama uğruna gözlerinde özlük ve kulaklarında filtrelerle yalnızlaştırılan, ilaçlarla duyuları körleştirilen ve yaşam şartları giderek kötüleşen bireyin psikolojisini merkeze alır. Duyarsızlaştırılarak çevresinde olup biteni sorgulaması engellenen insanlar zamanla adeta birer robota dönüşürler. Sevgi, aşk ya da cinsellikten uzak, sadece yaşama mücadelesinin gerektirdiği temel adımları uygulayan bireyin artık ne geçmişi düşünmesi ne de geleceği hayal etmesi beklenir. İnsanlar “kalkanarak”, yani bir kalkan ardına sığınır gibi duyularına ait filtreleri kullanıp, duyularını gerçeklere kapatarak hayatlarını sürdürmeye çalışır. Böylelikle hedeflenen asıl adım gerçekleşecek, toplumsal hafıza ve duygular yok edilecektir. Sonrasında, kalkanlarından kurtulan insanlara empati öğretilerek yeni ve mutlu bir toplum oluşturulacaktır. Bu çalışmada, yazarın Topaç isimli romanı distopya edebiyatının özellikleri çerçevesinde incelenerek betimleyici ve açıklayıcı bir yöntem esas alınmış, elde edilen veriler distopya türünün nitelikleriyle eşleştirilmiştir. İncelemede amaçlanan, Topaç romanında asıl vurgulanan şey olan, kaygı ve korkuyla aynılaşan ve bir bakıma robotlaşan toplumun suç ve şiddete yöneliminin sebepleri ve sonuçlarının araştırılmasıdır. Bunun yanında bozulan ve eskide kalan düzenin yeniden sağlanmaya çalışılması esnasında yalnızlaştırılan bireyin sorunları ile bu sorunları çözmekten ziyade düğümleyen empati kurslarının hedefi ve neticesi irdelenecektir. Ayrıca bireyin kendini, duygularını ve diğer insanları keşfetme, iyileştirme çabasının sonuçlarını da sunulmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yeni Türk Dili (Eski Anadolu, Osmanlı, Türkiye Türkçesi) |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ekim 2023 |
Kabul Tarihi | 20 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 37 |