Bir anlatım biçimi ve iletişim aracı olan mektup, aynı zamanda edebî türlerden biridir. Mektuplar yazılış amacına göre resmî, özel, edebî gibi türlere ayrılırlar. Özel mektuplar aile, eş, dost, akraba, yakın arkadaş ve meslektaşlar arasında yazılan mektuplardır. Mektup türünün edebî anlamda değer kazanması; doğal, içten ve canlı olmasıyla ilişkilidir. Türk Edebiyatında mektup türü uzun bir geçmişe sahiptir. Ancak Batılı anlamda mektup türünün gelişimi Tanzimat Dönemi’nde olmuştur. Sanatçılar mektup yazmakla kalmamış, yazılan mektuplar, başka isimler tarafından bir araya getirilerek kitaplaştırılmıştır. Cumhuriyet döneminde de bu gelenek devam etmiş, tanınmış edebiyatçıların mektupları, kitap bütünlüğünde bir araya getirilmiştir. Bunlardan biri de Mehmet Kaplan’ın arkadaşı Âli Ölmezoğlu’na yazdığı mektuplardır. Zeynep Kerman ve İnci Enginün tarafından bir araya getirilen mektuplar, 1939 – 1944 yılları arasını kapsamaktadır. Kaplan’ın Âli Bey’e yazdığı 67 mektupta o dönemde yaşadıklarına dair samimi ifadeleri vardır. Mektuplar, Kaplan’ın doktora ve doçentlik için yoğun bir çalışma yürüttüğü dönemde yazılmıştır. Yoğun akademik çalışmaların, ekonomik sıkıntıların baskısı altında kaleme alınan mektuplarda Kaplan’ın duygusal olarak gelgitler yaşadığı görülmektedir. Mektupları, kimi zaman mutlu kimi zaman mutsuz bir ruh haliyle yazmıştır. Kaplan, mektuplarında, hocası Ahmet Hamdi Tanpınar’dan da söz etmektedir. Tanpınar’la ilgili ilginç hükümler vermektedir. Ancak verdiği hükümlerin bazen birbiriyle çeliştiği görülür. Bu çalışma, Kaplan’ın Ahmet Hamdi Tanpınar’la ilgili hükümlerini ve bu hükümlerin arka planında neler olabileceğini içerik analizi yoluyla ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Türk dili, kültürü ve edebiyatı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 20 Mart 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: Ö14 |