Amaç: Son yıllarda, sosyal medyanın da etkisiyle artan aşı karşıtlığı, pandemi mücadelesinin en önemli basamağı olan kitlesel aşılama kampanyasına olumsuz etki etmektedir. Aşı kararsızlığını gidermek ve aşılama oranlarını artırmak için yapılması gereken toplumsal farkındalık çalışmalarında kullanılmak üzere bu alanda verilere ihtiyaç vardır. Çalışmamızda COVID-19 aşısı yaptırmayacağını bildirenlerin oranını belirlemek, aşı olmama sebeplerini tespit etmek, olumlu yönde kararlarını değiştiren bireylerde buna etkili faktörleri ortaya koymak ve böylece ilerleyen süreçte, aşı karşıtlığının azaltılması çalışmalarına katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Çalışma, ilk aşılanma programına alınan sağlık çalışanlarında, dijital anket yöntemi ile iki aşamada yapılmıştır. İlk aşama aşılamadan 3 gün önce, ikinci aşama aşılamadan 1 ay sonra gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Çalışmaya 223 sağlık çalışanı dâhil edildi. İlk ankette ‘aşı olacağım’ diyenlerin oranı %57 idi. İkinci ankette ise aşı olmayacağını bildiren 34 katılımcı kararını değiştirerek aşı olmuştu. Aşı yaptırmama kararına en etkili faktörler olarak, ‘aşı hakkında yeterli kanıtların olduğunu düşünmüyorum’ ve ‘aşının yan etkisinden korkuyorum’ seçenekleri belirtilmişti. Kararını olumlu yönde değiştirenlere en etkili faktörler ise çevrenin etkisi ve güvenli olduğunun görülmesi olarak belirlendi. COVID-19 hastalığı geçirme durumu, COVID-19 hastaları bakılan birimlerde çalışma durumu ile aşı olma kararı arasında ilişki yoktu. COVID-19’dan korkma durumu ve aşının işe yarayacağına olan inanç ile aşı olma kararı arasında anlamlı ilişki bulundu.
Sonuç: Sonuç olarak aşı kararsızlığını gidermede, aşıların güvenilirliği, etkililiği, yan etki oranlarının yok denecek kadar az olduğu konusunda bilgilendirme faaliyetlerinin yapılmasının aşılanma oranlarını artırmada önemli olduğu kanaatine varılmıştır.
yok
Aim: In recent years, the increasing anti-vaccination with the effect of social media has a negative effect on the mass vaccination campaign, which is the most important step of the pandemic struggle. In our study, it was aimed to determine the rate of those who declared that they would not have COVID-19 vaccine, to determine the reasons for not being vaccinated, to reveal the factors affecting this in individuals who changed their decision positively, and thus to contribute to the efforts to reduce vaccine opposition in the future.
Material and Methods: The study was conducted in two stages with a digital questionnaire method on healthcare workers who were included in the first vaccination program. The first stage was carried out 3 days before vaccination and the second stage 1 month after vaccination.
Results: 223 healthcare workers were included in the study. The rate of those who said 'I will be vaccinated' in the first survey was 57%. In the second survey, 34 participants who declared that they would not be vaccinated were vaccinated by changing their decision. The most influential factors in the decision not to vaccinate were "I do not think there is sufficient evidence about the vaccine" and "I fear the side effects of the vaccine". The most effective factors for those who positively changed their decision were determined as the influence of the environment and the perception that it was safe. The fear of COVID-19 and the belief that the vaccine will work were found effective in the positive decision to be vaccinated.
Conclusion: As a result, it has been concluded that informing activities about the reliability, effectiveness and low side effect rates of vaccines are important in eliminating vaccine hesitancy and increasing vaccination rates.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Klinik Tıp Bilimleri |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 23 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 14 Sayı: 1 |