Makalede, îmanî konuların 'inanılması şart', 'inanılması gerekli', 'inanılması önerilen' ve 'inanılması serbest bırakılan' şeklinde tasnif edilip edilemeyeceği sorusu üzerine odaklanılmış, Mâtürîdî ve Eş‘arî ekolleri açısından böyle bir yaklaşımın imkânı sorgulanmıştır. Çalışmada öncelikle şu iki problemin çözümlenmesinin gerektiği düşünülmüştür. Birincisi, şüphe barındıran bir bilgiyle (zannî) kesin bir tasdîk nasıl oluşturulabilir? İkincisi ilgili ekol uleması kelâm eserlerinde doğru haberi mütevâtir olarak açıklamasına rağmen âhâd bir haberle inanç konusu inşa etmesi bir çelişki değil midir? Birinci problem için üç ayrı çözüm önerilen makalede, ikinci sorun, tevâtürün kelâmın aslî konuları için zorunlu olduğu önermesiyle çözümlenmeye çalışılmıştır. Temel inanç meselelerinde sadece kat’îyyât rol oynarken, cüz’î konularda zannî bilgi de karineler eşliğinde makbul görülebilir düşüncesi dile getirilmiştir. Bu düşünce aynı zamanda inanç konularının tasnif edilebilmesine imkân tanımaktadır. Akabinde her bir hüküm için iki örnek verilerek, bu düşüncenin pratikte ne anlam ifade ettiği belirlenmeye gayret edilmiştir. Ehl-i sünnet’le Mu‘tezile arasındaki temel ihtilaflı meselelerin “inanılması gerekli” kategorisinde ortaya çıktığı saptanmıştır. İnanılması önerilen meselelerde mezkûr mezhep ulemasının kendi içinde ihtilaf ettiği tespit edilmiştir. İnanılması serbest bırakılan hususlar ise hakkında olumlu-olumsuz net bir bilginin bulunmadığı inanç meselelerini içermektedir. Netice olarak Ehl-i sünnet’in ortaya koyduğu prensipler açısından inanç konularının tasnifi mümkün görülmektedir.
Such questions that may it be essential, necessary, recommended, or free to believe in some matters will be addressed in the article. It is concluded that such an approach is possible for Māturīdis and Ash'arīs. In the study, it was thought that the following two problems should be solved first. The first problem is how can a definitive confirmation be made with speculative information (zannī). Second, if it is a contradiction that the ulema of the relevant school construct the subject of belief with an āḥād report (khabar) even though they explain the true report as mutawātir in the works of Kalām? In the article, three different solutions are proposed for the first problem, and the second problem is tried to be solved with the proposition that tawātur is compulsory for the universal or essential subjects of theology. Then, by giving two examples for each decree (hukm), it was tried to determine what this idea means in practice. It has been determined that the main controversial issues between the Ahl al-sunnah and the Mu'tazila arise in the category of wājib to be believed. It has been determined that the scholars of the aforementioned sects fall into dispute among themselves in matters presented as sunnah to be believed. As a result, in terms of the principles set forth by the Ahl al-Sunnah, it has been deemed possible to implement ʾafʿālu al-mukallafīn (deeds of those obligated) to theological issues.
Kalām Kalām Methodology Belief Confirmation al-Khabar al-Wāḥid.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
SAUIFD bilginin yayılması ve zenginleşmesi için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.