Humans are social beings. The norms of law that determine the basic rules of living together are as old as human history. In the context, it is possible to come upon various practices of law that originates from different needs, starting from primitive tribes to the Arab society of the Jahiliyyah period and to the Quraysh tribe which is the prototype of this society. The law practiced by the Arabs in general and by the Quraysh in particular can be put forward only with extensive studies when it comes to its specific aspects and original dimensions, and whether there are any influences of neighbouring states and civilizations on its structure and similar unknowns about it. Nevertheless, a study on the "ḥilf practice" which the Arab tribes and especially the Quraysh often practiced will be helpful to form an opinion on the Jahiliyyah law. It seems that there is an angle of consistency within the Jahiliyyah law itself. However, in a region where there exists no political organization at the state level, it is understood that the law was formed by the powerful and accommodated their world view and interests and thus became the law of certain people and groups rather than the whole society.
İnsan sosyal bir varlıktır. Birlikte yaşamanın temel kurallarını belirleyen hukuk normları ise insanlık tarihi kadar eskidir. Bu bağlamda ilkel kabilelerden başlayarak Cahiliye dönemi Arap toplumuna ve bu toplumun bir prototipi olan Ḳureyş kabilesine varıncaya farklı ihtiyaçlardan kaynaklanan birçok hukuk uygulamasına rastlamak mümkündür. Genel olarak Arapların, özelde ise Ḳureyş’in hukuk alanında özgün yönleri, komşu devlet ve medeniyetlerden ne ölçüde etkilendiği ve benzeri bilinmezlikler ancak kapsamlı araştırmalarla ortaya konulabilir. Yine de Arap kabilelerinin ve bilhassa Ḳureyş’in sıkça başvurduğu “ḥilf uygulaması” üzerinde yapılacak bir araştırma, Cahiliye hukuku hakkında fikir edinilmesi bakımından anlamlı olacaktır. Görünen odur ki Cahiliye hukukunun kendi içerisinde tutarlı yönleri de mevcuttur. Ancak devlet düzeyinde siyasi bir teşekkülün bulunmadığı coğrafyada, güçlü olanın kendi dünya görüşü ve çıkarları doğrultusunda hukuku şekillendirdiği ve bunun neticesinde hukukun belli kişi ve zümrelerin hukuku haline geldiği anlaşılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.
SAUIFD bilginin yayılması ve zenginleşmesi için Açık Erişim Politikasına uymaktadır.