Kemalpaşazâde, “Risâle fî Beyâni Enne Esmâellâhi Teâlâ Tevkîfiyyetün” adlı risalesinde Allah’ın isimlerinin tevfkîfî mi, yoksa kıyâsî mi olduğu tartışmasında bazı problemli noktaları analiz ederek açıklığa kavuşturmak istemiştir.
Tevkîfî isim, dinî naslarda bulunan yani şari’nin Allah hakkında kullanılmasına izin verdiği isimdir. Bu konuda içtihad olası görülmediği gibi kıyas da caiz görülmemiştir. Kıyasî isim ise, aklın Allah hakkında fiil ve sıfatlardan hareketle ürettiği isimdir. Burada aklın Allah hakkındaki isimleri vahiyde bildirilenler ile sınırlamayıp Allah’ın kendisi hakkında kullandığı isim ve sıfatların, onun kendisi için kullanmadığı müteradif (eş anlamlı) lafızlara uyarlanmasıdır.
Kemalpaşazâde’nin esmâ-i hüsnâya dair tutumu üç açıdan incelenebilir: (i) Allah’ın isimleri tevkîfî mi yoksa kıyâsî midir? Burada Allah için kullanılması mümkün olan isimlerin vahiyde bildirilenler ile sınırlı olup olmadığı soruşturulmaktadır. Kemalpaşazâde’nin mesele hakkında Bâkıllânî, Gazzâlî, Fahreddin Râzî ve Âmidî gibi görüş belirten âlimlere dair tahlil ve değerlendirmeleri ele alınacaktır. (ii) Kemalpaşazâde’nin “Kim bu isimleri (esmâ-i hüsnâ) sayarsa cennete girer” hadisi hakkındaki yorumu ve bu hususta takip ettiği görüş tetkik edilecek, esmâ-i hüsnânın sayısı ve sayımı (iḥṣâ) yapılacaktır. (iii) Âkil, ârif, çalab, fakîh, hüdâ, vâcibü’l-vücûd gibi isimlerden Allah hakkında kullanılması câiz olanların neler olduğu araştırılacak ve bu düşüncelere klasik kaynaklar ışığında verilen cevaplar değerlendirilecektir.
Bu çalışmada Kemalpaşazâde’nin referansları hakkında yaptığı değerlendirme ve analizler, kaynaklara başvurularak incelenecek ve müellifin konumu, ilgili risalenin sunduğu imkanlar ölçüsünde tespit edilmeye çalışılacaktır.
Kemalpashazâde, in his pamphlet named “Risâle fî Beyâni Enne Esmâ Allahi tawkîfiyyetun”, wants to clarify some problematic points by analyzing and discussing whether the names of Allah are tawkif or comparative(qiyasî).
The tawkifi name is the name that the sharî allowed to be used about Allah, that is, it is found in religious texts. In this regard, ijtihad is not considered possible, and qiyasî is not permissible. The comparative noun (qiyasî) is the name that the mind produces about Allah based on actions and attributes. Here, Allah’s names and attributes about Himself are not limited to what is revealed in the revelation; It is an adaptation to mutaradif (synonymous) words that Allah does not use for Himself.
His attitude towards esmâ-i husnâ can be analyzed from three aspects: (i) Are the names of Allah Tawkîfî or qiyasî? In other words, it is whether the names that can be used for Allah are limited to what is revealed in the revelation. Kemalpashazâde's analysis and evaluations will be made on scholars who expressed their views on the issue, such as al-Bakıllâni, al-Gazzâlî, al-Razi, Âmîdî, al-Jurjânî, al-Dawanî… and finally İbn Hâjib. (ii) By examining Kemalpashazâde’s interpretation of the Prophet’s hadith “Whoever counts these names (esmâ al- husnâ) will enter Paradise” and which view he followed on this issue; The number and counting (iḥṣâ) of Esmâ-i Husnâ will be done. (iii) What are the names that are permissible and not permissible to use words such as “âkil, ârif, chalab, faqih, huda, vajib al-wujûd” about Allah, and will find answers to these ideas in the light of classical sources.
In this study, the evaluation and analysis of Kemalpashazâde’s references will be discussed by referring to the relevant sources and the position of the author will be tried to be determined. In the study, it will be tried to be revealed with the opportunities offered by the treatise mentioned.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2022 |
Kabul Tarihi | 1 Mayıs 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.