İbadetler
mevzusunda kolaylaştırma, yapılabilir kılma ve yaşanabilir hale getirme
ifadelerinin kullanımı birçok yanlış algı ve ön yargının oluşmasına müsait bir
konudur. Kolaylaştırmadan ve yaşanılabilir kılmadan kasıt; dinin tabiliğini
yani ilk indiği halinin mantığının muhafazasıdır. Zorlaştırma ise: Bedenin
fiziksel ve psikolojik gücünün yıpratılmasıdır. Zira ihtiyat mefhumunun
mevzunun şart ve rükünlerinin önüne geçirilmesi suretiyle alternatif
sunmaksızın icra edilmesi ve buna takva isimli bir kisve giydirilmesidir. Bunun
bir diğer adı da aşırıcılıktır. Oysa Kur’ân farz kıldığı hiçbir ibadette
aşırılığı benimsememiştir. Beşerin gücünün son sınırlarını zorlama gibi bir
teşebbüste bulunmamıştır. Arızî durumlar ile meşakkat kapsamına giren ne varsa
ibadetler açısından bunu dikkate almıştır. Hastalık, toplumsal olaylar, çevre
vb. hususların ortaya çıkardığı arızî durumlar üzerinden numune örneklerle
çıkış kapısı sunmuştur. Neticede ibadetlerin yaşanmasını kolaylaşmış, bir
külfet olmaktan çıkmıştır. Haliyle buna en fazla katkı sunan şeylerden biri
ibadetleri farz kılan Kur’ân’ın bizzat kendisi olmuştur. Aynı usulü Kur’ân
şerhi mahiyetinde olan sünnette de görmek mümkündür. Bu sebeple Kur’ân ve
sünnetin bu anlayışı ibadet hayatımız ile emri bi’l-marûf ve nehyi ‘ani’l-münker
vazifemizde öncellenmelidir. Ancak bu şekilde İslam’ın kolay ve yaşanabilir bir
din olduğu düşüncesi kabul görebilir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2017 |
Kabul Tarihi | 22 Kasım 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.