İlk dönem İslam fetihlerinde dikkat çeken hususlardan biri, Sâsânî ve Bizans İmparatorluklarının topraklarının kısa bir zaman içerisinde büyük ölçüde Müslümanların hakimiyetine girmesidir. Hiç şüphesiz bunda Müslüman mücahitlerin bu dönemdeki adanmışlık ruhuyla var güçleriyle mücadele etmeleri çok etkiliydi. İslam’ın tüm insanlığa ulaştırılması gerektiği inancı Müslümanları İslam hakimiyetini büyütme anlamında motive etmekteydi. Müslümanlar bu ideallerini gerçekleştirmek için çalışırken elbette savaşın doğasına uygun olarak gerekli lojistik faaliyetleri de ciddiyetle yürütmekteydi.
Hz. Peygamber (sav) döneminde düzenli bir ordu bulunmayıp gerekli durumlarda yapılan bir çağrıyla bir askeri birlik teşekkül ederdi. Herkes, daha çok bir binek, kılıç, ok ve yay ya da mızraktan ibaret olan savaş teçhizatını kendi temin ederdi. Teçhizatı bulunmayıp cihada katılmak isteyen yoksul Müslümanlar çoğu zaman zengin Müslümanlar tarafından teçhiz edilirdi. Hulefâ-yi Râşidîn döneminde ise, özellikle Hz. Ömer döneminden itibaren ordunun lojistik hizmetleri artık bir sisteme bağlanmaya başlamıştır.
Yaklaşık 10 yıllık bir süre zarfında tamamlanan İran fetihlerinde de Müslümanların son derece koordineli bir lojistik faaliyeti yürüttüğü görülmektedir. Bu dönemde devlet, fetih için gerekli tüm hizmetleri üstlenmiş bulunuyordu. Nitekim İran fetihlerinin başarıyla tamamlanmasının arkasındaki önemli bir etken de lojistik hizmetlerinin özenle yürütülmesiydi. Bu çalışmada lojistik unsurları olarak silah ve erzak temini, ordu yükü nakliyesi, konaklama imkanları ve sıhhiye hizmetleri gibi konular ele alınmaya çalışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 14 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.