İbnu’l-Hâcib’(ö. 646/1249)in nahiv
ilmine dair el-Kâfiye adlı eseri, alanında çığır açan bir risale olarak kabul
edilmiştir. Bu eser, yazıldığı dönemin medreselerinde okutulmuş ve günümüz
medreselerinde de halen okutulmaktadır. İbnu’l-Hâcib, eserinde önceki
dilcilerin yöntemlerini geliştirmiştir. Bununla birlikte özgün bir çalışma
ortaya koymayı başaran İbnu’l-Hâcib, kendinden sonra telif edilecek nahiv
eserleri için örnek bir çalışma bırakmıştır. Ayrıca İbnu’l-Hâcib, bu eserinde gramer
öğretiminde bir değişikliğe gitmiştir. O da Zemahşerî’nin el-Mufassal’ında
birleştirdiği sarf ve nahiv konularını daha önce İbn Cinnî ve Ebû Osman
el-Mâzinî’nin yaptığı gibi yeniden birbirinden ayırıp her birini ayrı ayrı
kitaplar halinde yazmasıdır. İbnu’l-Hâcib’in el-Kâfiyesi, kendinden sonraki
dilcilerin dikkatini celp etmiştir. Nitekim bu eser için yüz elliden fazla şerh
yazıldığı söylenmektedir.
Osmanlı Şark ulemasından olan Molla Halil es-Siʻirdî (ö.1164/1750)
de kendisinden yaklaşık beş asır önce yaşamış olan İbnu’l-Hâcib gibi Arap
gramerine dair el-Kâfiye isminde bir eser kaleme almıştır. Molla Halil bu
eserinde İbnu’l-Hâcib’in Kâfiyesini esas almıştır. Bu iki eserin konu
sıralaması, başlık ve tanımlarda paralel hareket etme ve her iki esere de kendi
müellifleri tarafından şerh yazılması gibi ortak noktaları bulunmaktadır.
Bununla birlikte farklılaştıkları noktalar da vardır. Örneğin Molla Halil,
el-Kâfiye’sinde Zemahşerî’nin el-Mufassal’ında izlediği metodu benimseyip onun
gibi nahiv ve sarf konularını bir arada harmanlayarak vermiştir. Bunun dışında
Molla Halil, İbnu’l-Hâcib gibi tanımlarını kısa tutmamış onları detaylandırmış
ve efradını cem ve ağyarını men etmesi açısından tanımın tahlilini yapmıştır.
Ayrıca o, her ne kadar İbnu’l-Hâcib’in Kâfiye’sini esas almışsa da onun
tanımlarını açıklayıcı kayıtlarla detaylandırmak, gerekli görmediği ifadelerini
kaldırmak ve muğlak gördüğü ifadelerini açıklamak gibi İbnu’l-Hâcib’in
el-Kâfiye’sini ciddi bir restorasyondan geçirmiştir. Bu eserin diğer bir
özelliği de gramer kurallarının daha kolay ezberlenmesi için hem nesir hem de
şiir ile açıklanmış olmasıdır. İbnu’l-Hâcib’in el-Kâfiye’sinde ise sadece nesir
söz konusudur. İbnu’l-Hâcib, örneklendirmelerinde önceki dilcilerin
örnekleriyle yetinirken, Molla Halil, bunlara kendine özgü örnekler de ilave
ederek örnekler açısından eserini daha zengin bir hüviyete kavuşturmuştur.
Bu çalışmada, Arap nahvi ile ilgili
olan İbnu’l-Hâcib'in el-Kâfiye'siyle Arap gramerini ele alan Molla Halil
es-Si‘irdî’nin el-Kâfiye fî’n-Nahv ve’s-Sarf adlı eserlerin karşılaştırmaları
yapılmıştır. Bunun dışında yazarların hayatı ve eserleri hakkında kısaca bilgi
verilmiştir.
Ibnu’l-Hâcib
(646/1249)’s al-Kafiyya on nahiv's science, was accepted as a groundbreaking
treatise in his field. This work has been taught in the schools of the time it
was written and is still being taught in today's schools. Ibnu’l-Hâcib has
improved the methods of the previous language in his work. Along with this,
İbnu'l-Hâcib, who succeeded in putting forth a specific work, left a work for
his works after his work. In addition, Ibnu’l-Hâcib has made a change in
grammar teaching in this work. As a matter of fact, he again separated the
consumables and nahiv subjects that Zemahşerî had assembled in al-Mufassal,
like Ibn Cinnî and Ebû Osman el-Mâzinî, and wrote them separately in books.
Ibnu’l-Hâcib's al-Kafiye, has caught the attention of subsequent linguists. As
a matter of fact, it is said that there are one hundred and forty two Arabic
works written for this book.
Molla
Halil (1164 / 1750).who from the Ottoman Orient, received a work called
al-Kafiye about the Arabic grammar like Ibnu’l-Hâcib, who lived about five
centuries before himself. In this work, Molla Halil is based on the Kafiye of
Ibnu’l-Hâcib. These two pieces have common points such as subject sorting,
movement in parallel with headings and definitions, and writing of explanations
by their authors in both pieces. However, there are also points that they
differ. For example, in his book Molla Halil adopted the method he followed in
Zemahsari's el-Mufassal and gave them a combination of grammatical subjects
like him. Other than that, Molla Halil did not shorten the definitions like
Ibnu’l-Hâcib, but detailed them. Moreover, although he bases the disposition of
Ibnu’l-Hâcib, he has passed through Ibnu’l-Hâcib 's al-Kafiyeh in a serious
restoration, such as elaborating his definitions with explanatory records,
removing undesirable expressions and expressing ambiguous expressions. Another
feature of this work is that it is explained both prose and poetry for easier
memorization of grammar rules. But in the al-Kafiye of Ibnu’l-Hâcib, only prose
is the subject. Ibnu’l-Hâcib satisfied with examples of previous linguists in
their sampling but Molla Halil, adding examples of these unique examples, in
terms of the work of a richer sense of humility.
In
this report, compared the book of Molla Halil al-Si'irdi’s el-Kâfiye fî’n-Nahv
ve’s-Sarf which deals with Arabic grammar with Ibnu’l-Hâcib’s el-Kâfiye that
concerning Arabic grammar. Apart from this, brief information has been given
about the lives and works of the authors.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2018 |
Kabul Tarihi | 6 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 10 Sayı: 3 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.