Direnç
egzersizlerinde kritik tork (KT) ve bu değerin zaman-tork hiperbolik
modelindeki eğim sabitini veren anaerobik iş kapasitesi (T’), egzersiz şiddeti ve bitkinlik süresi arasındaki ters ilişkiyi
ortaya koymuştur. Sonraki yıllarda, bu parametrelerin büyük kas gruplarının katılımıyla
gerçekleştirilen egzersizlere uyarlanmasıyla kritik güç (KG) ve kritik hız (KH)
ile bu kriterlere ait fonksiyonlar (sırasıyla W’ ve D’) tanımlanmıştır.
Bu kavramlar “kritik bir metabolik oran” olarak bilinen kritik eşik (KE)
değerini verir. Matematiksel temelli bu KE, “yorgunluk oluşmadan uzun süreler devam
ettirilebilen en yüksek oran” olarak değeridir. Bu değer “VO2’de
halen denge görülen (≤2,1 ml O2 dk-1·kg-1
değişim) en yüksek egzersiz şiddeti” olarak fizyolojik bir temele
oturtulmuştur. Dolayısıyla KE, çok ağırdan (-very heavy) şiddetli (-severe)
egzersiz alanına geçişin sınırı olarak kabul edilir. KE belirlemede kullanılan
sabit şiddetli egzersiz sayıları genellikle üç ile yedi arasında değişir. Güvenilir
ve geçerli bir KE tahmin etmede seçilecek egzersiz şiddetlerinin, 1-2 dakikadan
10-12 dakikaya değişen sürelerde bitkinlik yaratacak düzeylerde olması gerekir.
Ancak matematiksel teorilerle açıklanan KE bir miktar düşük geçerliliğe sahip
bir performans bileşenidir. KE üzeri egzersiz şiddetlerinde bitkinliğe kadar VO2’de
izlenen yavaş komponentin her durumda VO2maks ile sonlanmayabileceği
gösterilmiştir. Bu derleme, ilgili kavramların teorik ve pratik temellerini
açıkladıktan sonra, gerçek bir kritik eşik belirlemenin inceliklerini aktarmak amacıyla
hazırlanmıştır.
Critical torque during resistance trainings and its
asymptotic slope constant of time-torque hyperbolic
equation as anaerobic work capacity (T’), manifested
an inverse relationship between exercise intensity
and time limit. In the following years, by means
of the adaptations of these parameters to exercises
performed with large muscle involvements, critical
power, critical velocity, and their mathematical functions
were identified as W’ and D’. Those concepts
have given critical threshold (CT) known as a “critical
metabolic rate”. Mathematically based CT is identified
as “the highest rate that can be sustained for a very
long time without fatigue”. CT has been based upon a
physiological basis by “the highest exercise intensity
that can be remained a stable O2”. Thereby, CT represents
a boundary that separates exercise intensity domains
between very heavy and severe. The number of
constant-intensity exhausted exercises to define the
CT mostly vary between three and seven. A number
of exercises within the severe zone that can be caused
exhaustion within 1-2 to 10-12 minutes, should be adjusted
in order to evaluate a reliable and valid CT. On the
other hand, mathematically based CT as a performance
criterion has a lack of accuracy. It was shown that
slow component of O2 may not always reach to O2max
via exercises to volitional exhaustion performed with
supra-critical threshold. This review was prepared to
explain theoretical and practical bases of the critical
threshold and then, to clarify key points to detect a real
critical threshold.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Spor Hekimliği |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ekim 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 28 Sayı: 4 |
SPOR BİLİMLERİ DERGİSİYayın hakkı © Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi |