Tefsîr tarihi boyunca Kur’ân’ı yorumlamada farklı temayüller
gösteren muhtelif ekollerin varlığı bilinmektedir. Bu durum genel olarak
müfessirlerin âyetlerin lafızlarına veya terkiplerine farklı mânâlar
yüklemesinden kaynaklanmaktadır. Mevcut ihtilaf âyetlere zahiri açıdan
yaklaşan tefsîr faaliyetlerinde dahi görülüyorken, Kur’ân’a işârî yaklaşımlarda
bulunan tasavvufî tefsîrlerin ihtilafı kaçınılmazdır. Nitekim Sûfîler âyetlere
getirdikleri yorumların kalplerine doğan mânâlar olduğunu ifade etmişlerdir.
Bir kelimenin herkes tarafından bilinen lugat anlamında, hakikat veya mecaza
hamledilmesi hususunda dahi muhtelif görüşler varken, keşf ve ilham gibi
bireysel tecrübelere dayanılarak yapılan yorumların birbiriyle aynı veya
birbirine yakın olmasını beklemek doğru değildir. Öte yandan sûfîlerin ortaya
koydukları işârî yorumların ilgili âyetlerin zahiri anlamıyla çelişmemesine
özen göstermesi hatta zahir ve batın anlam arasında benzerlik kurmaları,
onların Kur’ân’daki bir takım kelimelere aynı veya yakın işârî yorumlar
getirmelerini sağlamıştır. Bu çalışmada mevcut durumu ortaya koymak adına
âyetlerdeki bazı kelimelerin muhtelif işârî tefsîrlerde müşterek bir şekilde ruh,
kalp ve nefs olarak yorumlanışı incelenmiştir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 24 |
.