Eski Ahit ve ‘Yaratılış’tan, Antik Yunan’a, Orta Çağ’dan modern zamanlara kadar ‘insan doğası’ kavramı, felsefeden başlamak üzere siyaset biliminden psikolojiye, ekonomiden sosyolojiye, antropolojiden biyolojiye oldukça geniş bir yelpazede bilimin, sanatın, edebiyatın temel konularından, daha doğrusu temel sorunlarından biri olagelmiştir. Kavrama atfedilen anlam veya insan doğasının ‘ne olduğu’ sorusuna verilen cevap, hangi alanda olursa olsun geliştirilen teorinin, tezin veya sanatsal ürünün de temelini oluşturmuş ve geliştirilen teori, tez veya ürün bu soruya verilen cevap üzerinden şekillendirilmiştir. Siyaset felsefesinin temel uğraş alanı olan ‘iktidar’, ‘devlet’ veya ‘egemenlik’ kavramları da çoğu zaman insan doğası ile ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. İnsan doğasına yüklenen anlam, iktidarın, devletin veya egemenliğin kaynağını, meşruiyetini ve niteliğini belirlemekte temel bir etken olmuştur. Bu makalede, siyaset felsefesinin tarihsel gelişimi içerisinde Platon’dan, Orta Çağ Hristiyanlık felsefesine ve Augustinus’a, Reform ve Rönesansın yarattığı dönüşümden, Machiavelli ve Hobbes’a uzanan süreçte insan doğası kavramının, iktidarı kurma, meşrulaştırma ve niteliğini (otoriter, totaliter, liberal, demokratik, özgürlükçü vs.) belirleme açısından taşıdığı önem ve kavramın bu bağlamda nasıl kurgulanıp şekillendirildiği, iktidar ilişkilerine nasıl içerildiği incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 43 |
.