Sanığın duruşmada hazır bulunması bir yargılama şartıdır. Başka bir ifadeyle
sanığın yokluğunda (in absentia) yargılama yapılabilmesi kural olarak mümkün
değildir. Yokluğunda yargılama yapılması kabul edilmeyen sanık hakkında mahkumiyet
kararı verilebilmesi de düşünülemez. Buna karşın Yargıtay’ın konuyla ilgili içtihatlarına
bakıldığında, belli ağırlıkta yaptırım öngörülen suçlarla ilgili diğer şartların da varlığı
halinde, in absentia duruşma yapılıp mahkumiyet kararı verilebileceğinin kabul edildiği
görülmektedir. Yargıtay’ın görüşünün normatif dayanağı olarak Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun 195. maddesi ile İcra ve İflas Kanunu’nun 349. maddesi gösterilmektedir.
Özellikle Çek Kanunu’nda tanımlanan bazı suç tipleri bakımından, İcra ve İflas
Kanunu’na yapılan gönderme dolayısıyla icra ceza mahkemeleri tarafından yapılan
yargılamalarda sanıkların yokluğunda çok sayıda mahkumiyet kararı verildiği
bilinmektedir. Mevcut çalışmada in absentia duruşma yapılıp mahkumiyet kararı
verilmesinin yerinde olup olmadığı incelenmiştir. Ayrıca böyle bir kabulün ceza
muhakemesine egemen olan temel ilke ve değerlerle uyum içerisinde bulunup
bulunmadığının kritiği yapılmış, 7188 sayılı Kanunla Ceza Muhakemesi Kanunu’nda
yapılan değişiklikler de dikkate alınmıştır. Çalışmada Alman literatüründen de
yararlanmak suretiyle görüşler ortaya konulmuş ve çözüm önerileri üretilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 10 Sayı: 1 |