Bu makalede
Salman Rushdie’nin 11 Eylül sonrası yazdığı ilk roman ve yazarın en sıkıntılı
eserlerinden biri olan Soytarı Şalimar
adlı eserindeki oryantalist söylem analiz edilmektedir. Rushdie bu romanda
sözde “İslami terörist” kavramını ve bu konunun kolektif Batı algısındaki
yerini sorgulamak yerine, özellikle Bush yönetimi döneminde ortaya atılan
“şeytan üçgeni” kavramını besleyecek şekilde romanda “barbar Doğu” klişelerini
sıklıkla kullanmakta ve böylece yeni-oryantalist söylemin entelektüel altyapısını
oluşturmaktadır. Makalede aynı zamanda Rushdie’nin Hindistan kökenli ve
Müslümanların arasından çıkan bir yazar olmasından kaynaklanan
“içeriden/onlardan biri” statüsü de sorgulanmakta ve bu statünün Rushdie’ye
Batılı okuyucuları arasında haksız bir inandırıcılık kazandırdığı
gösterilmektedir. Edward Said, Mahmood Mandani ve Pankaj Mishra gibi eski ve
yeni sömürgecilik araştırmaları teorisyenlerinin düşüncelerinden
yararlanılarak, Rushdie’nin, pek çok entelektüelin aksine, Amerika’daki aşırı
sağcı neo-con’ların arasında kendini konumlandırışı gözler önüne serilmektedir.
Rushdie Soytarı Şalimar İslam oryantalizm sömürgecilik araştırmaları
In this
article, the Orientalist discourse in Salman Rushdie’s Shalimar the Clown (2005), one of the author’s most problematic
Works and his first novel after 9/11, is analyzed. It is argued that rather
than questioning the assumptions about the “Islamic
terrorist” and its place in the Western collective conscious, Rushdie
reinforces and licenses the intellectual neo-orientalist discourse of “the axis
of evil” perpetuated by the Bush administration by applying the stereotypes and
clichés about the East, without engaging in a dialogue to understand the Other
or historicizing the subject matter. It is also aimed to expose how Rushdie’s
so-called “insider” status that arises because of his Indian origin and coming
from amonst Muslims, gives him an unfair credit and makes him all the more
credible in the eyes of his readership, mostly the literary intelligencia of
the West. By building on the old and new post-colonial scholarship of
particularly Edward Said, Frantz Fanon, Mahmood Mandani, and Pankaj Mishra, it
is analyzed how, unlike many intellectuals, Rushdie positions himself amongst
the neo-conservatives of the United States.
Rushdie Shalimar The Clown Islam orientalism post-colonialism
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 22 Aralık 2016 |
Gönderilme Tarihi | 28 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 36 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.