Son yıllarda, yiyecek ve içeceklerin siyasetle olan yakın ilişkisini ortaya
koyan ilginç çalışmalar yürütülmektedir. Öncelikle, birçok yiyecek ve içecek
kendi tarihlerine sahip olup, bunlardan bazıları farklı coğrafyalarda
yayılırken oralarda kültür, ekonomi, dînî hayat ve siyaseti etkileyip kendileri
de bunlardan etkilenmektedirler. Türk kahvesi, kıtanın güneydoğu ucundaki
İstanbul’a ulaşmasından bu yana, Avrupa’da bir içecek ile siyaset ve dînî
kültür arasındaki ilişkiye çok çarpıcı ve renkli bir örnek teşkil etmektedir.
Kanaatimce, Türk kahvesi daha en başta (16. yüzyıl ortalarında) İstanbul’da
“siyasî” bir içecekti veya bir başka deyişle siyasîleştirildi, çünkü bu içeceğe
ve tüketildiği mekanlara çoğu zaman siyasî anlamlar yüklendi. Makalenin ilk
kısmı kıtaya yeni gelen bir içeceğin (Türk kahvesinin) hem Osmanlı başkentinde
hem de Hristiyan Avrupa’da nasıl devleti, siyaseti ve dini ilgilendirdiğini
gösteriyor. Böylece bu kısım daha çok, bir içeceğin girdiği ülkelerde siyaset
ve kültürü etkilemesi hakkındadır. Buna karşılık, makalenin ikinci kısmı ise
tam tersini yansıtıyor: Yunanistan ve Bosna örneklerinde ise siyasetin kendi
davası için gastronomi dahil, gündelik hayatı nasıl biçimlendirdiğine şahit
oluyoruz. Bu kısım, 20. yüzyıl sonlarında siyaset ve milliyetçilik dolayısıyla,
Türk kahvesinin isim olarak Yunan ve Boşnak kahvesine dönüştüğü iki örnek
üzerinde durmaktadır. Burada basit bir içeceğin sadece millî bir ad alarak bir
millî kimlik ve gurur nesnesi ve aracı olduğunu görüyoruz. Kısacası kahve, 20.
yüzyılda bir defa daha, sıradan bir içecek olmaktan çıkarak siyasî bir içecek
olmuş ve birçok insanın kimliğinin bir parçası haline gelmiştir. Kahve ve
kahvehanenin toplum ve siyasetle ilişkisini de içeren tarihi son yıllarda önem
kazanan maddî tarih alanına ilginç ve önemli bir örnek teşkil etmektedir.
Recently, one comes across interesting publications on the close
relationship between some foodstuff and politics. While some foodstuff and
drinks have their own histories, some of
them, as they spread in different geographies, have influenced culture, economy,
religious life and politics and also have been influenced by them. Turkish coffee provides a striking and colorful
example for the relationship between a drink and politics as well as religious
culture in Europe since its arrival at the southeastern-most part of the
continent, namely Istanbul. I suggest that Turkish coffee was a “political
drink” or was politicized in its earliest time (mid-sixteenth century) in
Istanbul, because political meanings were often attached to the drink and the
places where it was consumed. The first part of the present work shows how a
newly introduced drink (Turkish coffee) involved the state (and politics) as
well as religion both in the Ottoman capital and several parts of Christian
Europe. Thus, this part is more about a drink influencing the politics and
culture in the lands where it spread. Yet, the second part of the work reflects
just the reverse, that is, how politics shapes to its purposes the everyday
language, including gastronomy, as it dwells on two late twentieth-century
cases in which Turkish coffee became Greek and Bosnian coffees respectively due
to politics and nationalism. In the Greek and Bosnian cases, one witnesses how
a simple drink, namely Turkish coffee, becomes an object of national identity
and national pride by merely assuming a national name. Therefore, once again
coffee became a political drink and part of the identity of many people in the
20th century. History of coffee and coffeehouses which includes their relationship with society
and politics provides an interesting and important example for the rising field
of material history.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 2 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 41 |
Selcuk University Journal of Faculty of Letters will start accepting articles for 2025 issues on Dergipark as of September 15, 2024.