Ütopya/Distopya yazını medya ve popüler kültürde her daim popülerliğini korumayı başarmıştır. Bu popüler kültür ürünleri sınıf mücadelesinden, cinsiyet sorunlarına ve çevrebilime kadar çeşitli konuları ele almaktadır. Bu makale son yıllarda yıldızları parlayan iki filmi: Elysium (Elysium: Yeni Cennet) ve Avatar’ı analiz etmeyi amaçlamaktadır. Makale, distopya türünün tanımı ve işlevi ile başlayarak, bu filmlerde insanlığın geleceğine dair farklılık arz eden iki çarpıcı tablo ortaya koymaktadır ve mutlu sonları ile oluşan soru işaretlerini irdelemektedir. Tüm farklılıklara rağmen, gişe rekorları kıran bu iki film arasında bir takım benzerlikler de bulunmaktadır. Bu kapsamda, sömürgecilik ile çevre ile ilgili endişeler arasındaki ilişkiyi açığa çıkarmak amacıyla sömürgecilik sonrası ekoeleştiri yöntemi kullanılmıştır. Bu noktada, sömürgecilik ve emperyalizmin doğa üzerinde olan etkileri, bu iki filmin analizinin odak noktasını oluşturmaktadır. Çalışmanın sonucunda ortaya çıkan bulgular her iki filmde önemli ortak yönler olduğunu ve özellikle sömürü ve emperyalizm düzeninin istisnasız biçimde doğaya verdiği muazzam tahribatı tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir.
Utopian/dystopian works of popular culture reflect a wide variety of matters from class struggle to gender issues and environmental affairs. These works deal with many issues from class struggle to gender issues and environmental affairs. This article strives to criticize two utopian/dystopian films that have been in spotlight during the last decade: Elysium and Avatar. Both movies depict strikingly disparate, dystopian visions regarding humanity’s future. Yet, despite these differences, there are also amazing resemblances between the two blockbuster films. To this end, postcolonial ecocriticism will be applied as the major method in order to reveal the relationship between colonialism/postcolonialism and environmental issues. The effects of colonialism/exploitation on nature stand at the centre of the analysis of these particular two films. The findings that were obtained at the conclusion of the study reveal that both films contain remarkable similarities, in specific the destruction of natural areas as an unconditional result of colonialism and imperialism.
film studies postcolonial ecocriticism utopian/dystopian fiction
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 11 Sayı: 2 |
sinecine TR DİZİN ve FIAF tarafından taranmaktadır.