Yorgos
Lanthimos’un yönetmenliğini üstlendiği 2015 yapımı The Lobster filmi, yakın bir gelecekte gerçekleşeceği varsayılan
distopik toplum yapısını sürreal bir tarzda kurgulamakta ve bireyin mevcut
sistem içerisinde iktidara karşı yaşadığı baskılanma duygusunu konu
edinmektedir. Filmin evrenini üç farklı mekân oluşturmaktadır: modern toplum
bireylerinin yaşadığı “Kent”, modern toplumu benimsemeyen kaçakların yaşadığı
“Orman” ve bireyleri modern topluma adapte etmek üzere bir eğitim kampı işlevi
gören “Otel”. Filmde mekânlar ve söylemler üzerinden iktidarın üretilmesi ve
şekillendirilmesi gerçekleşmekte, buna göre bireyler üzerinde gözetim oluşturularak
baskıcı bir toplum yapısı yaratılmaktadır. Bu mekânların her birinde diğerinden
farklı iktidar ilişkileri bulunmakta olup, gözetim olgusu hepsinin ortak
noktası olarak sunulur. Bireyler, bulundukları yere göre ilgili mekânın
kurallarına tabi olmakta ve ona göre bireylere yaptıkları eylemlerden ötürü
ödül ve ceza verilmektedir. Bu bağlamda film, Foucault’nun iktidar ve özne
üzerine olan perspektifleriyle oldukça yakın bir ilişki içerisindedir.
Foucault’nun iktidarın her yerde olduğu ve mekânlar üzerinden şekillendirildiği
düşüncelerinden yola çıkılarak, her üç mekânın kendi iktidarını nasıl ürettiği
film üzerinden analiz edilecektir. İktidar karşısında bireyin konumu ve
öznelliği ele alınacak olup, insanların iktidarın nesnesiyken aynı zamanda
nasıl onun üreticisi konumuna geçtikleri de ayrıca tartışılacaktır. Son olarak, modern bireyin içinde
yaşadığı distopik toplumdaki iktidar aşırılığı sorununu tam olarak
kavrayamamasının nedeni, yönetmenin filmdeki tercihleri doğrultusunda
çözümlenecektir. Böylelikle Yunan Yeni Dalga sinemasının önemli bir temsilcisi
olan Yorgos Lanthimos’un distopik film evreni, genel bir perspektif ile
Foucault felsefesine göre özne ve iktidar ilişkileri bağlamında
değerlendirilecektir.
The Lobster, the
film directed by Yorgos Lanthimos in 2015, sets up a dystopic society that is
expected to take place in the near future in a surreal style and focuses on the
individual's sense of repression against power in the current system. The diegesis
of the film consists of three different locations: “The City” where modern
society individuals generally live, “The Forest” where the fugitives, who do
not adopt to the modern society and “The Hotel”, which serves as a training
camp and also a prison to re-adapt the individuals to the modern society and
its rules. In The Lobster’s dystopic diegesis, the creation and shaping of power
is realized through spaces and discourses, and an oppressive society structure
is made by doing surveillance on the individuals. In
each of these places there are different power relations, and the phenomenon of
surveillance is the common point of all. Individuals are subject to the rules
of relevant places according to the place which they are located. Accordingly,
individuals are rewarded and punished for their actions. In this context, the film has a very close
relationship with Foucault's perspectives on power and subject. Based on the
ideas that Foucault's power is everywhere and can be shaped through spaces, how
the three places in film produce their own power practice will be analyzed
through the film. The position and subjectivity of the individual will be
discussed in the face of power, and how people become objects of power at the
same time as they become its producer. Finally, the reason why the modern
individual is unable to fully comprehend the problem of ‘excess power’ in the
dystopic society in which he lives is because of the director's preferences in
the film. Thus, the dystopic universe of
Yorgos Lanthimos’ The Lobster, an
important representation of 21st century’s Greek New Wave cinema,
will be evaluated in terms of subject and power relations according to
Foucault's philosophy with a critical perspective.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları, Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Özel Sayı (1) Mayıs 2019 |