Wittgenstein için felsefenin amacı şişenin
içinde hapsolmuş sineğe dışarı çıkmanın yolunu göstermektir. Wittgenstein
açısından metafizik ile sineğin ‘yanlış-bilinci’ aynı türdendir: Şişenin
içindeki sinek, sanki şişenin dışından bakıyormuş gibi ‘şişe’ (dünya) hakkında
yanlış bir biçimde konuşmaktadır. İmgeler üretme gücüne sahip olan sinema, ‘beden-bağımlı-konum
olarak göz’den farklı olarak, bize ‘şişe’yi dışarıdan gösterme kabiliyetine
sahiptir. Yorgos Lanthimos’un Köpek Dişi
(Kynodontas) filmi tam da bize içinde
yaşadığımız şişeye bir meta-bakış ile bakmamızı sağlayan bir evren kurar. Genel
kanının aksine Köpek Dişi filmi ‘normal’
olandan ‘sapma’ durumuna, bir ‘patoloji’ye işaret etmez. Tam tersine, film,
içinde yaşadığımız ve dil yoluyla inşa edilen toplumsallığın ‘gerçek’ ve ‘normal’
olarak algılanmasına yol açan kodları ifşa eder. Aslında, filmde anlatılan hepimizin
hikayesidir. Bu bağlamda, Lacanyen psikanaliz ve Lacan’ın dil’i ve
toplumsallığı kavrama biçimi Köpek Dişi
filmini analiz ederken izleyiciye/okuyucuya güçlü bir enstrüman sağlar. Lacanyen
strateji ile konuşacak olursak film bize hakikatin ne olduğunu anlatmaz, çünkü
hakikat anlatılamayandır. Köpek Dişi
bize hakikatin ne olmadığını ‘gösterir’. Bu bildirinin temel iddiası, Lacan’ın ‘Simgesel
Düzen’i ile Lanthimos’un filminde kurulan evrenin kesiştiği fikridir.
Böylelikle, bu çalışmada Lanthimos’un Köpek
Dişi filmi Lacanyen paradigma merkeze alınarak çözümlenecek ve ‘dil’
denilen apparatusun gerçekliğimizi inşa etme sürecindeki merkezi rolü
tartışılacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Özel Sayı (1) Mayıs 2019 |